İçindekiler

Krem şanti isminin nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Geceleri uykunuzu kaçırtacak bir soru değildir belki ama merakınızı cezbetti, değil mi? Böyle bir giriş yapmamdan da anlayacağınız üzere sorunun cevabı tam karşınızda duruyor. Evet, bugün Chantilly Şatosu’ndan bahsedeceğiz. Yani krem şantiye ismini veren şatodan.

Francois Vatel

Yapıya geçmeden önce size birinden bahsetmek istiyorum.

Chantilly’nin krem şantisinin tarifi Francois Vatel adlı mükemmelliyetçi bir aşçıya aittir. Chantilly Şatosu’nun aşçılarından biri olan Vatel, 17. yüzyılda bu tarifi bir tesadüf eseri bulmuştur ve krem şantinin Fransızcadaki karşılığı crème chantilly’dir. Tarifin sahibi Vatel aynı zamanda Fransa Kralının favori aşçılarındandır.

Chantilly Şatosu

1671 yılında şatoda düzenlenen çok özel konukların bulunduğu bir davetin aşçısı olmuştur Vatel. Bu önemli görev ne yazık ki usta aşçı için iyi sonuçlar doğurmamıştır. Sipariş ettiği balıkların fırtına nedeniyle getirilemeyeceği haberini almış ve usta bir aşçı olarak imajının böyle bir rezaletle zedelenmesi yerine kendisi ölümü tercih etmiştir. Bu olayın belki de en acı yanı ise sipariş edilen balıkların yetişmesi ama Vatel’in o sırada bir hançerle çoktan canına kıymış olması olabilir.

Bu olaylar ilginizi çektiyse Francois Vatel’in hayatını konu alan, başarılı oyuncu Uma Thurman’ın da rol aldığı Vatel adlı filmi izleyebilirsiniz 😉

Chantilly Şatosu’nun Tarihi

Zamanında Anne de Montmorency adına inşa edilen ve Fransız Devrimi zamanlarında hapishane olarak da kullanılan şato, sayısız hasar alması üzerine Condé Prensi Louis Henri katkılarıyla onarılmıştır. 1875-1882 yılları arasında ise şato yeniden inşa edilmiştir.

İlerleyen yıllarda son Fransa Kralı lll. Napolyon’un oğlu Duc d’Aumale, 23 yıllık İngiltere sürgününün ardından şatoya yerleşmiş ve koleksiyonlarını sergileme fikriyle burayı bir müze olarak kullanma kararı almıştır. Chantilly Şatosu bu süreç ardırdan Musée Condé adıyla açılmıştır.

Birbirinden göz alıcı şatoların bulunduğu Fransa’nın en güzel şatolarından biridir Chantilly Şatosu. Paris’in 50 km güneyinde yer alan bu adeta masallardan fırlamış görüntüsüyle ziyaretçileri büyüleyen şato, en az kendisi kadar göz alıcı ve muhteşem bir peyzaja sahip. Ayrıca bu şato Fransa’da Louvre Müzesi’nden sonra açılmış ilk müze olması açısından Fransa Tarihi bakımından önemli bir yerde olduğunu söylesek yalan olmaz. Yani burası Fransa’nın en eski ikinci müzesi niteliğinde ayrıca büyük bir servet değerinde tarihi tablolarla ve çeşitli eserlerle dolu büyük bir sanat koleksiyonunu içinde barındırıyor.

Chantilly kentindeki Chantilly Şatosu iç mimarisiyle Rokoko Mimari‘nin bir örneği niteliğindedir. İçi dışıyla tezatlık yaratılmaya çalışılmışçasına süslü olan şatonun, ziyaretçiler tarafından, genellikle “romantik” bir atmosfere sahip olduğu söyleniyor. Ayrıca şatoya giden çoğu kişi buranın rahatlıkla gezilebilir olduğunu söylüyor. Yine Fransa’da bulunan Versay Sarayı, Notre Dame Katedrali gibi görkemli ve devasa yapıların aksine oldukça düzenli ve minimal bir yapısı var anlaşılan.

La Fontaine, Moliere, Proust gibi pek çok sanatçının buraya yolu düşmüş. Bir düşünün, çocukluğunuzu süsleyen masalların yazarı La Fontaine’nin yürüdüğü koridorlarda yürüdüğünüzü. Muazzam bir his olsa gerek.

Gelelim şatonun devasa bahçesine; 155 hektarlık alanı kaplayan bu bölümün sadece 25 hektarı göllerden oluşmakta. Çin, İngiliz ve Fransız gibi birbirinden farklı bahçe tarzlarını bir araya geldiği bu bahçe Versay Sarayı‘nın peyzajcılarından André le Nôtre’un eseri.

l’Île d’Amour (Aşk Adası)

l’Île d’Amour, mükemmel peyzaj işçiliği barındıran bahçenin en göz alıcı noktası niteliğindedir. Aşk Tanrısı olarak da bilinen Eros’un heykeli de burada bulunmaktadır.

Temple de Vénus (Venüs Tapınağı)

Bahçenin en gözde parçalarından birisi de şüphesiz Venüs Tapınağıdır.

Bir Cinayete Bakış (A View to a Kill)

Chantilly şatosu 1985 yapımı olan başrollerde James Bond’un da bulunduğu a View to a Kill filmine ev sahipliği yapmıştır.

La Capitainerie

Şatoda bulunan bu mütevazı restorana uğrayıp Chantilly’nin meşur krem şantisinin tadına bakabilir, Fransız mutfağının farklı lezzetlerini keşfedebilirsiniz.

Üç Güzeller

Chantilly Şatosu’nda yer alan en önemli eserlerin başlarında gelir Üç Güzeller.

Üç Güzeller, Yunan Mitolojisine göre Zeus ile onun üçüncü ya da dördüncü eşi olan tanrıça Eurynome’nin kızlarıdır. İlk resmedildikleri zamanda elbiselerle ve çeşitli takılarla resmedilmişlerdir fakat bu durum zamanla yerini nü sanat akımının kollarına bırakmıştır. Üç Güzeller dönemin güzellik algısına göre bazen balık etli, küçük göğüslü, kısa boylu bazense zayıf veya uzun boylu olarak farklı fiziksel özelliklerde uyum içinde karşımıza çıkmışlardır. Raphael’in yaptığı bu tablo ise bu versiyonun en güzel örneklerinden pahabiçilemez bir eserdir. Kendisi bu tabloyu 1504-1505 yılları arasında yapmıştır.

Domaine de Chantilly

Chantilly Şatosu 19.000 kadar kitabın bulunduğu eşsiz bir kütüphane koleksiyonuna sahiptir.

Galerie de Peinture

İtalyan ve Fransız ressamların en değerli eserlerinin örneklerini görebileceğiniz bu salonda 85 adet tablo bulunmaktadır. Bu tabloların en önemli özellikleri ise zamanında dükün vazifesiyle dizilmiş ve o zamandan bu yana yerlerinin hiç değiştirilmemiş olmasıdır.

Galerie des Cerfs 

Parıltılı avizelerin, ışıltılı altın rengi işlemelerin hakim olduğu bir salon burası. Burada zamanında Alexandre Dumas ve Pierre Loti gibi gözde yazarlar ağırlanmış, çeşitli davetler düzenlenmiştir.

Tarihi dokusuyla bizleri kendine hayran bırakan bu yapı umarım hoşunuza gitmiştir. Daha fazlasına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

Bizimle iletişime geçin!

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir