İçindekiler

Dünyayı dolaşın. Görebileceğiniz bütün rüyaların en muhteşemi!

– Ray Bradbury

Valensiya

Masmavi denizin, uçsuz bucaksız gökyüzüyle birleştiği; güzelliğiyle “ufuk çizgisine” kadar uzanan bir yolculuk bekliyor bizi bugün. Rengarenk sokaklar arasında kaybolacağımız ama yolumuzun hep sahile çıkacağı bir şehir… Kentin mirası olan tarihi dokuların, modern mimari ile harmanlanmasını görebileceğimiz, doğal güzellikleri ve masmavi denizi sayesinde her mevsim kapıları gezginlere açık olan bir şehir var bugün kadrajımızda. Dünü ve bugünü buluşturan şehir: Valensiya.

İspanya’nın büyüklük bakımından en geniş üçüncü şehri olan Valensiya, ülkenin en büyük limanına ev sahipliği yapmaktadır. Şehir aynı zamanda Katalan’ın Comunidad Valenciana Özerk Bölgesi’nin de başkentidir. Milattan önce 138 senesinde, Romalılar tarafından kurulan şehrin ismi, “güç ve kuvvet” anlamına gelmektedir. Roma’nın yıkılışıyla Arap hakimiyetine giren Valensiya, birçok kültürün harmanlandığı ender şehrilerden biridir. 

1) Valencia Katedrali 

Bu ihtişamlı katedral, 13.yy.da Araplar tarafından bir cami olarak yapılmaya başlanmış. Şehir, Hristiyanlar tarafından işgal edilince de yapıyı kiliseye çevirerek inşasına devam edilmiş. Uzun seneler boyu yapımına devam edilen katedral, 1425 senesinde tamamlanmış. İçinde birçok mimari tarzını barındıran bu yapı, inşa süresi ve dönemi dolayısıyla gotik-barok ve neo-klasik mimarinin izlerini taşımaktadır.  

Bu katedral Hristiyanlar için ayrı bir önem taşımaktadır. Bunun nedeni ise; Leonardo Da Vinci’nin ünlü eseri “Son Akşam Yemeği”nde, Hz. İsa’nın çıkardığı “Kutsal Kase”nin bu kilisenin şapelinde bulunmasıdır. Ayrıca katedralde hazine odası, dini ve tarihi belgeler müzesi, dini duvar kabartmaları ve heykellerin sergilendiği bir müze bölümü bulunmaktadır.  

2) Valensiya Sanat ve Bilim Şehri

Bu fütüristik yapı; eğlence temelli bir kültürel, bilim kurgu ve mimari kompleks olarak inşa edilmiş. Bu yapı, Avrupa’nın barok, rönesans ve gotik mimarisinden sıkılanlar için farklı bir konsept sunmaktadır. Sadece İspanya’nın değil, tüm dünyanın en modern yapılarından biri olarak kabul gören bu yapı, 22. Yüzyılın mimarisi olarak tanımlanıyormuş. 

İspanya’nın en önemli mimarlarından Santiago Calatrava tarafından tasarlanmış olan yapı; kompleks, uzay çağından ve hayvan iskeletlerinden ilham alınmış. 5 büyük yapıdan oluşan kompleks de; opera salonu, dev akvaryum, göz biçiminde tasarlanan hemisfer havuz, bilim müzesi ve botanik bahçe bulunmaktadır. 

Ayrıca birçok insanın bilmediği üzere, binaları çevreleyen büyük mavi su havuzları ihtiyaç halinde çok hızlı bir şekilde boşaltılabilir ve alan; at gösterileri ve konserler gibi çeşitli etkinlikler için hazırlanabilirmiş. 

3) Mercado Central 

Merkez Pazarı olarak anılan bölge, şehrin uğrak noktalarından biriymiş. Uzun yıllardır şehir pazarı olarak kullanılan yapı, geçtiğimiz senelerde, uzun süren restorasyon çalışmaları sonunda yenilenerek halkın kullanımına tekrar açılmış. Gerçek İspanyol insanın yaşam tarzını yakından incelemek isteyen turistler için önemli bir destinasyonmuş Mercado Central.  

Pazarın mimari açıdan göz kamaştıran binasının inşası ise 1914-1928 yılları arasında gerçekleştirilmiş. Kuruluş yılı itibariyle Avrupa’nın en eskileri arasında gösterilen pazar, devamlılığını; kendisini ilgi odağı haline getiren Art Nouveau tarzı binada, özellikle duvarları süsleyen seramikler ve demir iskelet ile desteklenmiş cam çatı altında sürdürmektedir.  

4) Serranos Kuleleri 

Eski Turia Nehri yanındaki Plaza de Los Fueros ‘da bulunan Seeranos Kuleleri, 14.yüzyılda inşa edilmiş. Tarih de, ” şehre giriş kapısı” olarak da kullanılmıştır. Kraliyet ailesinin önemli faaliyetlerinde ve resmi törenlerde kullanılmış olan bu yapı, 1586-1887 tarihleri arasında da soylular ve şövalyeler için hapishane olarak hizmet vermiştir. Bu yapı, Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak anılmaktadır.   

5) Llotja de la Seda 

Gotik tarzda bir şaheser olarak nitelendirilen Llotja de la Seda, 1482-1498 yılları arasında Mimar Pere Compte gözetiminde inşa edilmiş. 

Valensiya Krallığı’nın altın çağını simgeleyen yapı, Orta Çağ boyunca ipek borsasına ev sahipliği yapmış. Ortasında “Portakal Ağaçları Avlusu” adında bir bahçe bulunan tarihi borsa binası, üç bölümden oluşmaktadır.

Üçgen biçiminde tasarlanmış olan La Lonja’da, yerel üreticiler ile Akdeniz bölgesinin çeşitli yerlerinden gelen tüccarlar arasındaki ticari anlaşmalar “Contract Hall” isimli bölümde yapılıyormuş.Binanın bir diğer önemli bölümü olan “Kusursuz Anlayış Şapeli”, iç süslemeleri ile hayranlık uyandırmaktadır. 

6) Plaza Toros de Valencia 

Günümüzden yaklaşık 170 yıl önce inşa edilmiş olan bu yapı, Roma’daki Colosseum veya Nîmes Arena gibi Sivil Roma mimarisinden esinlenerek 1850-1859 yılları arasında neo-klasik tarzda inşa edilmiş ve Mimar Sebastián Monleón Estellés tarafından tasarlanmıştır. 

Konserlerin ve çeşitli spor müsabakalarının düzenlendiği arenanın bulunduğu alana, 1929 yılında kurulan kültürel tesiste, boğa güreşlerinin tarihçesini en detaylı biçimde öğrenilebilmektedir. Hatta bu kültürün çeşitli yönlerine vurgu yapan sanat eserlerini inceleyip, kütüphanedeki kaynaklardan yararlanma olanağına kavuşulabilmektedir.

7) Dos Aguas Markiz Sarayı 

Valensiya’nın tarih kokan sokaklarında dolaşırken insanda hayranlık uyandıracak kadar güzel kapılara sahip sayısız binayla karşılaşılabilmektedir. Ancak bu konuda yerel halka ya da deneyimli gezginlere göre asıl övgüyü alması gereken Dos Aguas Markiz Sarayı. Çünkü 1750 yılında Rabassa de Perelló ailesi adına inşa edilen saray, Rokoko tarzı mimariyi kentte en iyi şekilde temsil eden yapı olarak nitelendirilmektedir. Dos Aguas Sarayı, yalnızca mimari zarafeti ile değil, aynı zamanda bünyesinde barındırdığı müze nedeniyle de birçok turistin ilgi odağı olmaktadır. 

8) Ulusal Seramik ve Dekoratif Sanatlar Müzesi 

1947 yılında kurulan bu müzeyi ziyaret ederek hem Dos Aguas Markiz Sarayı’nın iç kısmını süsleyen ayrıntıları yakından inceleyebilir hem de Valencia’nın gurur kaynağı olan endüstri kolu hakkında bilgi edinebilmektedir. Müzede sergilenen dekoratif objelerin en eskilerinin kökenleri, tarih öncesi devirlere kadar uzanmaktadır. Bazıları ise Roma, Yunan ve Arap kültüründen izler taşımaktadır. 

Ulusal Seramik ve Dekoratif Sanatlar Müzesi’nde asıl ilgiyi ise Alcora’daki Kraliyet Seramik Fabrikası’nda üretilmiş karolardan oluşan koleksiyon çekmektedir. Müzenin sergi alanlarında ayrıca Manises ve Paterna gibi şehirlerden getirtilmiş seramikler sergilenmektedir. Hatta aralarında Picasso’ya ait çalışmaların da bulunduğu çağdaş sanat eserlerine denk gelinebilmektedir. 

Tüm yazılarımız için tıklayın.

Bizimle iletişime geçin.

One thought on “Valensiya

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir