Tudor Mimarisi; ismini, İngiliz Tudor Hanedanlığından alan 1485-1603 yılları arasında ortaya çıkan ve de günümüzde de hala dünyanın belli bölgelerinde özellikle tercih edilmekte olan bir mimari akımdır. Tudor Mimarisi, Rönesans Mimarisinin İngilizler tarafından ilgi çekici bulunması ve Geç Gotik Döneminin de benimsenmesinden hemen sonra ortaya çıkmıştır.

Tudor Mimari Tarzı Ev

Tudor Mimarisi; küçükken okuduğumuz masal kitaplarında, izlediğimiz çizgi filmlerde ve de günümüzde çekilen Ortaçağ İngilteresi dönem filmlerinde karşımıza çıkmakta ve muhtemelen hepimizin içini ısıtan görüntüsüyle rüyalarımızı süsleyen mimari stiller arasında yer almaktadır. Çok soğuk iklim koşullarından korumak amacıyla tasarlanmış bir tarzdan esinlenilerek ortaya çıkan akım; ülkenin diğer bölgelerinde etkisini gösterse de Kuzey Amerika, Tudor Mimarisi için en uygun yerler arasında görülmektedir.

Günümüzde daha çok iç mimari alanında uygulanan taş ve ahşabın muhteşem uyumunu yansıtmaya devam eden Tudor Mimarisi, Amerika’da özellikle 19. yüzyıl zamanlarından ll. Dünya Savaşı’na kadar sık sık tercih edilmiştir. Ayrıca, Tudor döneminde birçok eski bina yeniden inşa edilmiş, binalara yeni eklemeler yapılmış ve de süslemelerle tekrardan farklı bir tarzda dekore edilmiştir.

Modern Tarz Tudor Mimari

Tudor Mimarisi Özellikleri

Farklı mimari akımlarla harmanlanarak da kullanılabilen Tudor Mimarisinin özelliklerini ayırt etmek için çok fazla mimari akım bilmenize gerek yok. Karakteristik özellikleriyle oldukça kolay bir şekilde diğer yapılardan ayırt etmeniz çok olası.

Tudor Mimarisi

Siyah ve kahverengi gibi koyu renk ve tonlarının hakim olduğu, dikdörtgen formlu,pencereli çatıların bulunduğu yapılar genellikle iki veya üç kattan meydana gelmektedir. Bizlere daha çok asimetrik bir görüntü sunan ve bu görüntüyü uzun taş bacalarla süsleyen Tudor Mimarisinde ilk kat tuğla ile, diğer katlar ise taş ile döşenmekte, çerçeve kenarlarında ise malzeme olarak ahşap kullanılmaktadır.

Tudor Mimarisi

Genellikle pencerelerin bölümlere ayrılarak kullanıldığı stilde, cumbalı pencereler tercih edilmekte, ayrıca daha çok pencere ve kapılar göze çarpmaktadır. Çatıların üst kısımlarında üçgen formda pencerelerin tercih edildiği de görülür fakat yapılarda kullanılmakta olan çoğu pencere ince, uzun ve dikdörtgen formlara sahiptir. Yağışlardan korunmak amacıyla kemer süslemeleri bulunduran ve normal boyutlarından gözle görülebilir derecede daha büyük tasarlanan kapılar ve de Rönesans ve Ortaçağ havasını çok güzel bir şekilde yansıtan taş yürüme yolları da Tudor Mimarisinin olmazsa olmazları arasında yer almaktadır.

Tudor Revival

Sahte Tudor olarak da bilinen Tudor Revival Mimarisi, 19. yüzyılın ikinci yarısında Victoria Mimarisi ve Gotik Mimari‘nin yeniden canlandırılmak istenmesine tepki olarak Birleşik Krallık’ta ortaya çıkmış ve Amerika ve İngiltere’de yapılan kır evleri için çok büyük ilham kaynağı haline gelmiştir. Özellikle 19. ve 20. yüzyılda bazı okul ve hastaneleri canlandırma ve farklı bir görünüm elde etme düşüncesiyle Tudor Mimarisi’nden yararlanılmıştır. Daha çok 1970 ve 80’li yıllarda yeni tip Amerikan evlerinde tercih edilmiştir. Günümüzde ise İtalyan, Akdeniz ve Fransız Mimarisinin daha çok tercih edilmeye başlanmasıyla birlikte oldukça nadiren Tudor Revival tarzı ev yapılması talep edilmektedir.

Tudor Revival Mimarisi

Shakespare’in Biricik Aşkı Anne Hathaway’in Kır Evi

Anne Hathaway’in Kır Evi

Anne Hathaway’in doğmuş olduğu bu ev, o doğduğunda bile 550 yıllık bir tarihe tanıklık etmişti bile. Shakespare’in biricik eşine ait olan evin en eski kısmı 15. yüzyılda inşa edilmiş ve ahşap çerçevelemesi Tudor Mimarisi’nin en eski ve tipik örneklerinden birini oluşturmuştur. 1969 yılında çıkan bir yangın sonucu büyük hasar alan yapı, kısa sürede restore edilmiş ve günümüzde de müze olarak faaliyet göstermektedir.

Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!

Düşüncemizin katlanması mı güzel,

Zalim kaderin yumruklarına, oklarına

Yoksa diretip bela denizlerine karşı

Dur, yeter! Demesi mi?”

WILLIAM SHAKESPARE, HAMLET

Shakespare henüz 18 yaşında gencecik bir çocukken, o zamanlar 26 yaşındayken dul bir kadın olan Anne’ye aşık olmuş, 1582 yılının Kasım ayında evlenmiştir. Evlendiklerinde 3 aylık hamile olan Anne Hathaway 6 ay sonra Suzanna adlı bir kız çocuğu dünyaya getirmiştir. Bundan yaklaşık üç yıl sonra ikizlere hamile kalan Anne, çocuklarına Hamnet ve Judith isimlerini vermiştir.

“Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor, aslında yaşamayı bilmediği için.”

WILLIAM SHAKESPARE

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bizimle iletişime geçmek için tıklayın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir