Chrysler Binası (Chrysler Building)

Chrysler Binası, 1930 yılında Amerika’nın New York kentinde inşa edilmiştir. Mimar William Van Allen tarafından tasarlanmış yapı, Art Deco mimarisinin en önde gelen örnekleri arasında gösterilmektedir. 1931’de Empire State binasının inşa edilmesine kadar dünyanın en uzun yapısı olan bu gökdelen, 319 metre uzunluğu ile hala dünyanın en uzun çelik destekli tuğla binası olma özelliğini taşımaktadır.

Binanın Tarihçesi ve Yapım Aşaması

1920’li yılların sonuna doğru özellikle New York’ta mimarlar kentin en yüksek yapısını inşa etmek için kıyasıya bir yarış halindeydi. Bu dönemde William J. Reynolds, Crysler Binası’nın bugün bulunduğu yeri satın alarak inşası için mimar William Van Allen ile anlaştı. Kısa bir süre sonra ise The Chrysler şirketi binanın projesini Reynolds’tan satın aldı. The Chrysler şirketi, satın alınan projenin tasarımına William Van Allen’ın devam etmesine karar verdi. Mimarın ilk projesinde bulunan bazı tasarımsal ögeler maliyet nedeniyle kabul edilmemiş ve revize ettirilmiş olsa da proje geniş çaplı bir değişikliğe uğramadı.

19 Eylül 1928 yılında inşasına başlanan Chrysler Binası’nın yapımında toplamda 400.000 perçin cıvatası ve yük taşımayan duvarların örülmesi de için 3.826.000 tuğla kullanıldı. O dönem dünyanın en yüksek binasını inşa etmek için oldukça çekişmeli bir rekabet olduğundan binanın inşası oldukça hızlı bir şekilde ilerledi. Öyle ki hız kazanmak adına yüklenici firmalar, müteahhitler, mühendisler, mimarlar ve inşaat ile ilgili kalemlerdeki uzmanların bir araya geldiği bir inşaat takımı oluşturuldu. Bu sayede inşa süresince bina, haftada ortalama 4 kat yükseliyordu.

O dönemde mimarlar arasındaki en yüksek binayı yapma rekabeti, Chrysler Binası için de oldukça farklı bir durum oluşturdu. Chrysler Binası’nın mimarı olan Allen’in eski ortağı H. Craig Severance, dünyanın en yüksek binası olacağını iddia ettiği ve planları sır gibi saklanan Manhattan Bankası projesi üzerinde çalışıyordu. 1929 yılında Van Allen, Severance’ın binasının üzerine eklediği bayrak direği sayesinde, kendi binasından yaklaşık yarım metre daha yüksek olacağını öğrendi. Bunun üzerine Kasım 1929’da Van Allen, Chrysler Binası’nın mimari planına 55 metre yüksekliğinde bir sivrik ekledi. Planlar dışarıya sızdırılmadı ve sivrik, bina içinde parça parça inşa edilip sadece 90 dakika içinde binanın çatısına eklendi. Sivriğin eklenmesiyle, Chrysler Binası yaklaşık 320 metreye ulaşarak o zaman en yüksek binalarından yaklaşık 312 metre yüksekliğindeki Eiffel Kulesi’ni de geride bıraktı. İnşa edildiği an itibari ile de döneminin en yüksek binası olma unvanını kazanmış oldu.

Tasarım ve Mimarisi

Art Deco mimarisinin en önemli örneklerinden olan Chrysler Binası’nın tasarımında en dikkat çeken kısım teraslı taç bölümüdür. Kemerlerden oluşan taç tasarımı, paslanmaz çelik kaplamadır ve yivli bir şekilde oyularak pek çok üçgen tonozlu pencere ile perçinlenmiştir. Tasarımda değinilmesi gereken bir diğer husus ise daha önce hiç denenmemiş bir metot uygulanarak, dış cephe süslemeleri için zamanın Chrysler marka otomobillerinde bulunan bazı dekoratif ögeler kullanılmasıdır.61. katın köşelerindeki kartallar 1929 yılnda üretilmiş Chrysler marka arabanın motor kapağından esinlenerek tasarlanmıştır. 31. kattaki köşe süslemeleri ise 1929 yılında üretilmiş olan Chrysler radyatör kapaklarının kopyasıdır. Yapının cephelerinde toplam 3862 pencere yer almaktadır.

77 katlı olan Chrysler Binası’nda toplam 8 adet özel tasarımlı asansör monte edilmiştir ve özel yapım olan bu asansörler günümüzde de aynı şekilde hizmet vermeye devam etmektedir. Bina yetmiş birinci kattan itibaren, çoğunlukla dış görünüşü için tasarlanmıştır. Bu katlar, eğimli tavanlara sahip çok dar alanlar bulundurduğundan dolayı aktif olarak kullanılmamıştır. Gökdelenin zirvesinde ise V şeklinde aydınlatmalar yer alır. Daha sonraları, binaya dönük direk kolları üzerine projektör grupları eklenerek binanın özel günler için birçok renkle aydınlatılması sağlanmıştır.

Binanın Çekiciliği ve Popüler Kültürdeki Yeri

Chrysler Binası, inşa edildiği günden bu güne kendisini yakından görme şansı bulan tüm insanlar için kentin en güzel ve en gösterişli gökdelenleri arasında kendisine yer buldu. Binanın dikkat çeken tasarımı ve orijinalliği, kendisinden sonra yapılan gökdelenler için de ilham kaynağı oldu. Tüm bunlarla birlikte 1976 yılında ABD İçişleri Bakanı tarafından Ulusal Tarihi Önemli Eser olarak ilan edildi.

Gökdelen, aynı zamanda günümüze kadar birçok televizyon programı, sinema ve diğer medya organlarında kendine bolca yer bulmuştur.

Tüm yazılarımız için tıklayın.

Bizimle iletişime geçin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir