İçindekiler

Organik Mimari Nedir?

Organik mimari, insanın barınma ihtiyacının doğal yaşamla uyumlu olması esasına dayanan bir mimari anlayıştır. Binanın iç ve dış unsurlarının hatta yaşama alanlarının bile çevreyle senkronize olmasını savunur. Bir diğer yandan, eğer binanın çevresiyle uyumu sağlanamıyorsa doğa taklit ettirilir.

organik mimari

Organik mimari ilk olarak modern mimarinin öncülerinden Frank Lloyd Wright tarafından yapı ile doğal çevrenin uyum içinde olması anlayışını tanımlamak için kullanılmıştır.

Günümüzde organik mimari için sadece işleve veya forma bakılarak farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Örneğin binada alışılmışın dışında şekilsizlik veya belli bir forma benzememe durumu söz konusu olduğunda direkt olarak organik mimari yakıştırması yapılması tartışmalara sebep olmaktadır. Buna karşın Frank Lloyd Wright’ın 1975 yılında yazdığı “In The Cause Architecture” kitabındaki tanımlamaya göre binalar, çevresiyle mimarın diretmesi olmadan kendi kendine uyum içine girer. Eğer mimar çevreyi doğru analiz eder ve malzemelerin doğasını doğru bir şekilde anlarsa yapının şekli, malzemeleri ve görünüşleri belirlenmiş olur.  

Tüm bu anlayışlara göre organik mimari, çevresiyle kontrast oluşturmayan, canlı, akışkan ve esnek formda modern yapıları oluşur. Bu tarz yapılarda taş, toprak, kil, ahşap gibi malzemelerin kullanılması ahengi güçlendirir.

Organik mimari doğaya hizmet ederken aynı zamanda sadeliğiyle, işlevselliğiyle de ön plana çıkar ve mimaride sürdürülebilirlik kavramını da beraberinde getirir.

Organik Mimari Örnekleri

Şelale Evi

Frank Lloyd Wright’ın en ünlü eserlerinden biri olan Şelale Evi (Fallingwater House), ABD’nin Pensilvanya eyaletinde doğal bir şelalenin üzerindeki yamaca konumlandırılmıştır ve organik mimari denilince akla ilk gelen örneklerden biridir. “Bina, üzerinde bulunduğu toprağı kucaklamalıdır.” diyen Wright, yatay mimariden yararlandığı bu yapısında modern çelik ve cam malzemeler kullanarak Fallingwater’a şelale boyunca devam eden pürüzsüz görünümü kazandırmıştır.

Harran Kümbet Evleri

Bu akıma Türkiye’den örnek Harran Kümbet Evleri verilebilir. Ören yerinden toplanan kerpiç, tuğla ve taşlarla yaklaşık 150-200 yıl önce inşa edilen bu evler Şanlıurfa iklimi baz alınarak yazları serin, kışları sıcak olması esasıyla tasarlanmıştır. Sıra halinde dizilen evlerin duvarlarında ve kubbelerinde ara ara açılan boşluklar yaz sıcağını hafifletmek ve hava akışının sağlanması içindir. Böylece evler kendi kendini besleyen bir organik yapı kazanır. Her bir evin birbiriyle bağlantılı olduğu ve sirkülasyonun sağlandığı Harran Evleri, kuşbakışı seyredildiğinde toprakta kendiliğinden yükselen doğal bir oluşum gibi gözükmektedir.

Casa Mila

Bilinen bir diğer örnek Antoni Gaudi tarafından tasarlanan Casa Mila. 1906-1910 yılları arasında Barselona’da inşa edilen bu bina La Pedrera (Taş Ocağı) lakabıyla da bilinir. 1984 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine giren Casa Mila, 2 avlu etrafında sonsuzluk sembolü şeklinde tasarlanmıştır ve cepheler boyunca devam eden dalgalı formlara sahiptir.

Mimar, alışılmışın dışına çıkarak tekrarlı kat planları yerine düzensiz kat planları kurgulamıştır. Kullanılan çelik miktarını arttırarak binanın statik duruşuna katkı sağlayan sağlayan Gaudi, deniz dalgaları gibi gözüken dış cepheleriyle başta -dönemin mimari anlayışına uymadığı için- büyük tepkilere maruz kalsa da sonradan yapının değeri anlaşılmıştır. Casa Mila’nın içine giren ışık miktarını da detaylıca düşünmüş ve her bir mekanın olabildiğinde aydınlık olmasını sağlamıştır. İç mekanda kullanılan renkler ziyaretçilere doğada olma izlenimi verir.

Heykel Ev

Adeta bir mağarada yaşamaya benzeyen organik mimari örneği Heykel Ev (Sculptural House) 1967-1968 yılları arasında Belçika’nın Liege kentinde inşa edilmiştir. Mimarı Jacques Gillet olan bu yapı, ağaç kabuğuna benzeyen asimetrik bir forma sahiptir. Bu sayede doğanın içinden bir parça gibi gözükür.

Stockholm İstasyonu

İsveç’in başkenti Stockholm’de bulunan metro istasyonu sanatı ve günlük hayatı adeta birleştirir. Yapımı yaklaşık 50 yıl sürer ve 150 sanatkar yapımında rol oynar. Heykelden resme birçok sanat eserini bünyesinde bulunduran bu metro, dünyanın en uzun galerisi niteliğindedir.

Yer altındaki ana kayanın oyulup ardından belirli bölgelerde renklendirilmesiyle insanların günlük hayat içindeki koşuşturmacasını bir nebze rahatlattığından bahsedilir. Ana kaya oyulduktan sonra yaklaşık 7cm kalınlığında beton spreyleme tekniğiyle kayanın şeklini alan beton, metroya modern bir mağara görünümü vermiştir. Yürüyen merdivenlerden aşağı doğru indikçe sanatsal hareket hızla insanları içine çekmektedir.

Kentuck Knob

Şelale Evi’nin 10 km güneyinde Hagan Evi olarak da bilinen Kentuck Knob, yine Frank Lloyd Wright’ın tasarımlarından ve doğayla bütünleşen eserlerinden biri. Kat yüksekliği fazla olmayan bu yapının sekizgen çatısı öne çıkan unsurlarından biridir. Birçok ziyaretçiye göre ormanın içinde zeminden doğal bir oluşum gibi yükselen Kentuck Knob’un inşasında doğal kumtaşı, cam, kırmızı selvi kullanıldı ve bakır çatıyla kaplandı.

Organik Mimari Öncüleri

Anton Alberts

Antoni Gaudi

Neville Gruzman

Gustav Stickley

Frank Lloyd Wright

Bruno Zevi

Daha fazlası için tıklayın!

Bizimle iletişime geçin!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir