İçindekiler

Günümüz dünyasında teknoloji gelişirken birçok şirket büyümeye ve adını insanlara duyurmaya devam ediyor. Bugün sizlerle bir nevi Dünya’ya hükmeden bazı teknoloji devlerinin yeni çekişmeli yarışından bahsedeceğiz! Anlaşılan o ki; şirketler artık büyüklüğünü ve başarısını daha da gözler önüne sürmek istercesine milyar dolarlık merkez projeleriyle bir yarışa girmiş durumdalar. Son yıllarda birçok büyük şirket, sıra dışı mimarileriyle dikkatleri üzerine çeken merkez binalarına geçiş yapmaya başladı. Bugün adını sıkça duyduğunuz bu teknoloji şirketlerinden bazılarının merkez binalarını inceliyoruz.

Apple Park (APPLE) Cupertino, California / ABD

teknoloji

Gün geçtikçe büyüyen ve adından sıkça söz ettiren teknoloji markası Apple, 2017 yılından beri yeni merkez binası Apple Park’ta faaliyetlerini sürdürmeye devam etmektedir. Bu sıra dışı bina, 2011’de hayatını kaybeden Apple kurucusu Steve Jobs’ın tasarımlarına dayanmaktadır. Jobs hayatının son senelerini bu tasarımı için çalışmalar yaparak geçirmiştir ve binanın ‘yere inmiş bir uzay aracı’ görünümünde olan camdan bir yapı olmasını istemiştir. Ünlü mimar Norman Foster, Jobs’ın ölümünün ardından onun anısına bu fikirlere yenilikler ekleyerek yapının hayata geçirilmesini sağlamıştır.

Yapımı için 5 milyar dolar harcanan binada, çatı desteksiz biçimde 44 tane camın üzerinde durmaktadır. Tasarım başta öyle olmasa da sonrasında ‘mükemmel bir daire’ tanımı yapılarak görmeye alışık olmadığımız formda yaratılmıştır. İç kısmı tamamıyla yeşil olan alanı çevreleyen yapıda kafe, spor salonu, sağlık merkezi ve oditoryum (Steve Jobs Theatre) olmak üzere birçok bölüm bulunmaktadır ve aynı anda 12 bin çalışanı barındırabilecek bir kapasiteye sahiptir.

708 bin metrekarelik geniş bir alana yayılarak doğayla iç içe bulunan site, %100 yenilenebilir enerjiden güç alarak dünyanın en ekolojik yapıları arasında yer almıştır. Çatısını çevreleyen 17 mega watt büyüklüğündeki güneş panelleri ise Apple Park’ın dünyadaki en büyük teknolojik güneş enerjisi sistemine sahip tesis olmasını sağlamıştır. Doğal havalandırması sayesinde yılın büyük bir kısmında ısıtma ve klima sistemleri kullanılmamaktadır. Yapının orta kısmı, Foster + Partners işbirliği ile birlikte asfalt ve betondan arındırılarak yeşil bir alana dönüştürülmüştür. Bölgede 300’den fazla bitki çeşidi ve 9 bin kadar ağaç bulunmaktadır.

Merkezin ortasında muhteşem bir avlu var ve daha birçok şey var. Bu bir dairedir, bu yüzden tamamen kavisli oluyor. Bu, bir şeyler inşa etmenin en ucuz yolu değil. Ana binadaki her cam bölmesi kavisli olacaktır. Dünyadaki en iyi ofis binasını inşa etmek için bir şansımız var. Gerçekten de mimarlık öğrencilerinin görmeye geleceğini düşünüyorum…

Steve Jobs

Steve Jobs Theatre

Ana binadan yaklaşık 500 metre uzakta, İphone’un 10’uncu yılı şerefine özel olarak hazırlanan ve yeni ürün lansmanlarının yapıldığı 1000 kişi kapasiteli bir oditoryum oluşturulmuştur. Oditoryuma hayatını kaybeden kurucu ve CEO Steve Jobs’ın adı verilmiştir.

Mimari açıdan dikkat çeken yapı, Jobs’ın fikirlerini desteklercesine ana binaya benzer olarak dairesel formda olan cam bir silindirden oluşmaktadır. Birçok yapıdan farklı olarak tasarımda hiçbir kolon veya direk kullanılmamış, bunun yerine hafif bir malzeme olan yüksek teknolojili karbon fiber ile çatı örtülmüştür.

OPPO Merkez Binası (OPPO) Shenzhen / Çin

Geçtiğimiz yıl Çin’in önde gelen akıllı telefon üreticilerinden OPPO, markanın ilerlemesine de bağlı olarak yeni bir tasarımla kapsamlı bir çalışma alanı hedefleyerek bir yarışma düzenlemiştir. Bu uluslararası yarışmayı ünlü Pritzker ödüllü mimar Zaha Hadid, yeni merkez binası için açık plan tasarım önerisiyle kazanmıştır.  Binanın 2025 yılında tamamlanması planlanmaktadır.

Hadid’in tarzından alışkın olduğumuz parametrik bir tasarıma sahip olan bina, akışkan füzeleri andıran birbirine bağlı dört kuleden oluşacak. Bu teknoloji üstü binadaki dört kuleden en yükseği 200 metre (42 kat) olacak olan bina, iki kule arası 20 katlı dikey bir lobi ile birbirine bağlanacak, açık planlara sahip alanlar şekilde oluşturulacak ve bir dizi büyük avluyla delinecek. Servis kulesi olarak dış hizmetler için kullanılacak olan diğer kuleler ise bina içinde dikey sirkülasyonun esneklik sağlayacağı bir şekilde tasarlanmıştır ve binanın tüm ana dolaşım yollarını içerecektir. Kulelerin servis çekirdeklerini dışarıya yerleştirerek, her katın merkezinin kısıtlanmaması sağlanacaktır.

Şirket bu konuyla ilgili olarak şöyle diyor: “Bina boyunca sağlanan kesintisiz görüş alanı çalışanlar arasında etkileşimi güçlendirecek. Geniş avlu alanı görsel bağlantı vasıtasıyla tüm bina sakinlerini birleştirecek ve böylece şirketin farklı departmanları arasında işbirliğini teşvik edecek. Doğal ışık, farklı tasarımlara sahip çalışma alanları ve geçiş yollarının çeşitliliği, yaratıcı ve kendiliğinden katılımı teşvik eden unsurlardır.”

Tamamlandığında ana kulenin 10. Katında yer alacak olan Sky Plaza ve çatı katında yer alacak olan Sky Lab; halka açık bir şekilde manzaranın izlenebileceği ve ayrıca restoran, mağaza, teknoloji ve eğlence tesisleriyle yeni bir kamusal alan olacak şekilde geliştirilmiştir.

Zaha Hadid’in elinden çıkan bazı eserler gibi yeni OPPO merkezi da ABD Yeşil Bina Konseyi’nden LEED Altın Sertifikası alacak şekilde 3D teknoloji bina bilgi modellemeleri ve yüksek enerji yönetim sistemleriyle oluşturulmuştur.

Landscraper (GOOGLE) King’s Cross, Londra / İngiltere

Landscraper, ABD dışında bulunan ilk Google merkezi ve yüksek teknoloji devleri ile inşa edilerek tamamen sahip olunan ilk Google merkez binasıdır. Halen proje aşamasında olan yapının ne zaman tamamlanacağına dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

‘Peyzaj mimari’ olarak adlandırılan bina, Londra’da bulunan en uzun yapı olma özelliğini taşımaktadır. Bina tam olarak 330 metre uzunluğundadır ve bu özelliği nedeniyle landscraper denmektedir. Dünya üzerinde birçok yerde çalışanı olan Google’ın İngiltere’de bulunan çalışan sayısının hızla artması ile şirketin yetkili ismi Larry Page tarafından yeni bir merkez projesi fikri ortaya atılmıştır.

Londra King’s Cross Tren İstasyonu platformlarına paralel olarak 11 katlı ve yaklaşık olarak 7 bin çalışana ev sahipliği yapacak olan bina, Bjarke Ingels Group ve Heatherwick Studios tarafından tasarlanmıştır. Yapının çatısında çoğunluğu oluşturan bir bitki örtüsü mevcuttur. Plato, bahçe ve tarla olarak üç ayrı temaya sahip olan çatı; spor salonu, masaj odaları ve yüzme havuzuyla birlikte ‘sağlıklı yaşam merkezi’ tanımlarına uygundur.

Bu yeşil bina, Londra’nın göbeğinde işlek bir bölgede bulunmasına rağmen yeşilliklerle kaplıdır ve doğal aydınlatma, havalandırma sistemlerine sahiptir. Yapı, çatıdaki güneş panelleriyle birlikte, sadece dört araçlı park yerine sahipken 686 bisiklet için yer vermesi nedeniyle sürdürülebilirliği gözler önüne sermektedir. Süper uzun binanın zemin katı tamamıyla halka açık alışveriş mağazaları, lokantalar ve dükkanlardan oluşmaktadır.

Şirketin emlak ve inşaat müdürü Google’dan Joe Borrett ise yapı hakkında şunları söylüyor: “Londra Google çalışanlarını sıfırdan geliştirdiğimiz, amaca yönelik olarak inşa edilmiş yeni bir binayla tek bir kampüste bir araya getirebilmekten heyecan duyuyoruz. Ofislerimiz ve tesislerimiz, sektörde çalışmak için en iyi yerlerden biri olmamızın nedenlerinden biri olan Google kültürünün şekillendirilmesinde önemli bir rol oynuyor. “

The Spheres (AMAZON) Seattle, ABD

Dünyanın en büyük e-ticaret ve teknoloji sitesi Amazon’un sahibi ve aynı zamanda 191 milyar dolarla dünyanın en zengin insanı ünvanlı Jeff Bezos, diğer şirketler gibi yenilikçi bir bina yarışına girerek The Spheres’in oluşmasını sağlamıştır. Seattle’ın ortasındaki bu yağmur ormanlarının tasarımı NBBJ ve peyzaj firması Site Workshop tarafından geliştirilmiştir.

Dubai ve Arap ülkelerinde çöl sıcağından korunmak için geliştirilen sera kent teknolojisini Seattle’a getiren yapıda her şey sürdürülebilir olarak tasarlanmış ve doğadan faydalanılmıştır. Önceki yıllarda yıpratıcı bir şirket kültürü olduğuna dair eleştirilere maruz kalan Amazon, barışçıl ve doğal ofisi sayesinde çalışanlarını rahatlatmak ve doğacak yeni fikirler için güzel bir ortam oluşturmayı hedeflemiştir. Alternatif çalışma alanları sayesinde çalışanları agresif ofis ortamından uzaklaştırarak daha verimli olmalarını sağlamıştır. Merkez 1000 kişi kapasiteli olup 800 personelin aynı anda çalışacağı göz önüne alınarak tasarlanmıştır.

Bu botanik ofis, birbirine bağlı üç küreden oluşmaktadır ve 4 ayrı katı bulunmaktadır. Yapımında beş kenarlı beş yüze sahip 2643 adet cam panel ve 620 ton çelik kullanılmıştır. Yağmur ormanlarını andıran serada 50 farklı ülkeden 40 bin adet bitki bulunmaktadır. İklim farkından doğan uyumsuzlukları önlemek adına, bitkilerin büyük bir kısmı adapte amaçlı aynı alanda yetiştirilerek merkeze yerleştirilmiştir. Binanın ısı derecesi 22’ye sabitlenerek %60 nem oranı korunmuş ve böylece teknolojik bir ekosistem yaratılmıştır.

Özel havalandırma sistemi sayesinde kış mevsiminin kirli havasında bile tertemiz bir hava ortamı sağlayan çevre dostu ve kürese ısınma karşıtı tasarımlar yapılmıştır. Ofis alanlarının yanı sıra yapıda perakende mağazaları, yemek ve eğlence alanları da bulunmaktadır. 30 Ocak 2018’den beri faaliyet veren The Spheres, esas olarak çalışanlar tarafından kullanılsa da haftalık merkez turlarıyla ve zemin katta bulunan sergi ile halka açık bir şekilde kullanılmaktadır.

Diğer yazılarımıza ulaşmak için tıklayın.

Bizimle iletişime geçin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir