Prag

prag

 “Altın Kent”, “Avrupa’nın Kalbi”, “Masallar Şehri” gibi isimlerle anılan Prag, hepimizin görmek için can attığı şehirlerden birisidir belki de. Geceleri şehri selamlayan onlarca yıldız, akşam olunca kızıl günbatımı himayesindeki gökyüzü bu kente ayrı bir büyü katmaktadır. Dünya tarihinin gördüğü en diktatör lideri bile kendine hayran bırakmış olan, 5 Nobel Ödülü sahibi; bu masallar şehrinde bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz, bakalım denildiği kadar var mıymış?   

 Romalılar tarafından kurulan şehir, Rönesans ve Barok dönemlerinde gelişme göstererek Bohemya Krallığı’nın başkenti olmuştur. Geçmişte Çekoslovakya’nın da başkentliğini yapmış olan bu şehir, 1 Ocak 1993 tarihiyle, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti olmuştur. Ülkenin en büyüğü olan bu şehir, 1992 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesine dahil edilmiştir. Prag, geçmişten günümüze önemli tarihi izleri de beraberinde getirmiş, önemli bir kültür ve tarih kentidir. 

Prag, Orta Bohemya’da Vlatna Nehri üzerinde bulunur. II.Dünya Savaşı’nda fazla zarar görmediği için Orta Çağ’dan kalma mimarî yapılara sahiptir. Tarihî dokusunu neredeyse hiç kaybetmemiş olan sayılı şehirlerden olan Prag’ın eşsiz eserlerine göz atmak istemez misiniz?

 

1) Charles Köprüsü: 

Prag’ın sembollerinden olan bu yapı, şehirde gezilecek yerler listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. Prag Kalesi ve Mala Strana ile Stare Mesto’yu birbirine bağlayan bu köprü, Vltava Nehri üzerinde bulunmaktadır. Charles Köpürüsü, büyük doğal afetlerle karşı karşıya kalsa da ayakta kalmıştır ve yüzyıllarca yaya yolu olarak kullanılmıştır. Köprü, kendi mimarisine ek olarak herhangi bir ek yapı taşımamanın yanı sıra üzerinde bulunan 30 heykelle dikkat çekmektedir ancak tahmin edilenin aksine, bu heykellerin tamamı replikadır ve orijinalleri, Macaristan’da bulunan Ulusal Galeri Lapidarium’da sergilenmektedir. Üzerindeki heykellere dokunulduğunda bazılarının şans, bazılarının ise bereket getirdiğine inanılır. 

2) Prag Kalesi: 

Kutsal Roma İmparatorluğu, Bohemya, Çekoslovakya ve Çek Cumhuriyeti’nin devlet başkanları tarafından kullanılmış bir kaledir Prag Kalesi. Dünya’nın en büyük kalelerinden biri olan bu ihtişamlı yapı, 570 metre uzunluğa ve 130 metre genişliğe sahiptir ve günümüzden tam 1150 yıl önce, 870 senesinde kurulmuştur. İçinde katedraller, kraliyet sarayları, bahçeler barındırmakla beraber, kalede bulunan bir Orta Çağ sokağı vardır. Altın Yol anlamına gelen “Golden Lane” adındaki sokak, bir zamanlar askerlerin, sonrasında sanatçı ve zanaatkarların, entellektüellerin yaşadığı küçük evlerle doludur. Küçük ve renkli evlerin en bilinen konuğu ise Franz Kafka’ dır. Kafka burada birkaç senesini geçirmiş ve yazılarını yazmıştır.  

”Seni kaybetmekten o kadar çok korkuyorum ki Milena. Bazen düşünüyorum da eğer gerçekten insanlar mutluluktan ölebilselerdi benim çoktan ölmüş olmam gerekecekti…” 

Franz Kafka, Milena’ya Mektuplar

Milena’ya Mektuplar’dan alınan bu anekdot; Kafka’nın o dönem kaldığı, 22 numaralı evde yazılmıştır. Şimdilerde ise Kafka’nın yaşadığı ev, müze olarak düzenlenmiş ve eserlerinin satıldığı bir dükkan haline getirilmiştir. Bu şehir için, “Prag sizi asla bırakmaz. Bu tatlı küçük ananın çok güçlü pençeleri vardır.” diyen Franz Kafka, “Şehrin Gölgesi” olarak anılmaktadır.  

3) St. Vitus Katedrali: 

Sınırları, Prag Kalesi’nin içinde olan bu katedralin yapımı neredeyse 600 yıl sürmüştür. Pek çok kral ve kraliçenin taç giyme törenine ev sahipliği yapmış olan bu Gotik mimarinin en önemli eserlerinden olan katedral, yıllar içinde Prag’ın simgesi haline gelmiştir. Aziz Vitus’a adanan bu katedral, içinde IV.Charles dahil birçok kraliyet mensubunun mezarını bulundurmaktadır.  

Katedralin dış mimari dizaynında genelde ürkütücü resimler ve heykeller kullanılmıştır. Tüm bu resimlerin bu denli tüyler ürpertici olmasının nedeni ise aslında kilisenin insanlar üzerinde bir korku etkisi yaratmak istemesiymiş. Yani anlayacağınız tüm o kasvetli hava bilerek yaratılmış. Katedralin dışında İsa’nın çarmıha gerildiği bir motif bulunmaktadır. Bu yapının bu denli ürkütücü ve kasvetli olmasının nedeni halka kiliseden, yani dinden dışarı çıkmayın mesajı vermekmiş. “Bakın dışarısı çok tehlikeli, korkutucu. Dışarı çıktığı için ben İsa’yı bile koruyamadım; sizi hiç koruyamam. İçeri gelin, içerisi aydınlık ve güvenli” gibi mesajlar veriliyormuş. O dönem kilisenin içi hazinelerle doluymuş ve her yer şamdanlarla süslüymüş. Halkı katedralin içinde rahat hissettirmek, sıkıntılı havadan kendilerini soyutladıklarını düşündürtmek için aydınlık tasarlanmış. 

3) Eski Kent (Old Town)  

 Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla buram buram tarih kokan bölge Staré Mesto, meydanındaki Orta Çağ’dan kalan Astronomik Saati ve Gotik Mimari’nin izlerini görebileceğimiz Tyn Kilisesi ile bilinen, hareketli bir yerdir. Rudolfinum konser salonunda klasik müzik konserleri, Devlet Tiyatrosu’nda ise bale ve opera gösterileri sergilenir. 

4) Yeni Kent (New Town) :  

 Nové Město, hareketli bir ticaret bölgesi olan New Town’ın merkezinde, otellerin, kafelerin ve zincir mağazaların çevrelediği Wenceslas Meydanında yer alır. Frank Gehry tarafından tasarlanan ve Dans Eden Ev adı verilen eğimli bina da bu bölgenin yakınındadır. Yine nehir kıyısındaki göz alıcı bir yapı olan Ulusal Tiyatro’da oyunlar, opera ve bale gösterileri sahnelenir. 

5) Dans Eden Ev:  

Bu yapı adından da çağrışım yapacağı üzere dans eden bir kadın ve erkeği anımsatacak biçimde tasarlanmış. Hatta direkt olarak Fred Astaire ve Ginger Rogers ikilisinden esinlenilerek yapılmış olduğu söylenmektedir. Binanın her katı ziyarete açık olmamakla birlikte, sadece üst katındaki terasa çıkılabiliyormuş.  

6) Klementinum Kütüphanesi 

Klementinum Kütüphanesi, Barok mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. Kütüphane 1722 yılında açılmıştır. Jesuit Üniversitesi’nin bir parçası ve 20.000 den fazla kitaba ev sahipliği yapmaktadır. Klementinum dünyadaki en büyük 3. Cizvit Koleji olarak geçmektedir. İlk yerel hava kayıtları yine burada, 1775 yılında kaydedilmiştir. (Cizvit: Dini bir tarikat) 

7) Lennon Duvarı  

The Beatles grubunun efsanevi üyesi John Lennon’ın 1980 yılında vurulmasının ve hayatını kaybetmesinin ardından, o günden beri Lennon’ın anısına graffiti ve şiirlerle anıtlaştırılan bu duvar barış ve sevgiyi temsil etmektedir. 

Tüm yazılarımız için tıklayınız.

Bize ulaşmak için tıklayınız.

One thought on “Prag: Avrupa’nın Altın Kenti

  1. Geri bildirim: Aziz Vitus Katedrali

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir