İçindekiler

Tadao Ando’nun Zor Yolculuğu

Tadao Ando, 1941 yılında Japonya’nın Osaka şehrinde dünyaya geldi. İkizi de olan Ando, II.Dünya Savaşı’nın hala etkisini sürdüğü bir dönemde küçük yaşta ailesinden ayrılarak babaannesinin yanına yerleşti. Hem kendisine hem de babaannesine bakabilmek için marangozluk, ahşap işçiliği ve boksörlük yaptığı dönemlerden geçti.

Babaannesiyle büyüdüğü dönem, doğayla iç içe geçen çocukluğu ve Japon mimarisi onu derinden etkiledi. Derslerinde başarılı olamayan ve bağımsız bir çocuk olan Ando, kendi kendine mimarlık öğrenme kararı aldı. Aldo, kariyerinin başlangıcında sürekli olumsuz durumlarla baş etmek zorunda kalmasını bu duruma bağlıyor.

TADAO ANDO’NUN TASARIM STÜDYOSU

Mimarlık hakkında kitaplar okuyup dünyayı gezerek eserleri yakından inceleyen Ando, Tadao Ando Architects and Associates’i açıyor ve tasarımlarıyla büyük hayranlık uyandırarak 1995 yılında en önemli ödüllerden biri olan Pritzker Ödülü’nün de sahibi oluyor. Bu ödülden kazandığı parayı 1995 Kobe Depremi’nde ailesini kaybeden evsiz çocuklara bağışlayarak örnek bir davranışta bulunuyor.

Azuma Evi, 1976

Sumumaoshi’de Row House olarak da bilinen Azuma House, Ando’nun henüz kariyerinin başlangıcındayken yaptığı ödüller kazanmasında rol oynayan en önemli eserlerden biridir. Aynı zamanda da tasarım anlayışının bir özeti olarak nitelendirilebilir. Dışarıdan bakıldığında sadece kapalı bir kutu gibi görünen ev içeriye girince anlam kazanıyor.

Zen Etkisi

Yaşam mekanlarının olabildiğince sade, kullanışlı, değişken ihtiyaçları karşılayabilecek kapasitede olması gerektiğini savunan Zen Etkisi, Ando’nun stilinde önemli bir yere sahiptir. O, sadeliğin güzelliğini temsil edebilmek için hiçliğin ve boşluğun da önemsenmesi gerektiğine inanmaktadır. Dış görünüşten çok, içsel duygulara önem veren Zen inanışının etkileri, tüm işlerinde dış mekanların sadeliği ve iç mekanlardaki deneyim zenginliği ile hissediliyor.

Işık Kilisesi, 1989

Tadao Ando için Işık Kilisesi, ikilikleri konu alan bir mimariye sahip -varoluşun ikili doğası; katı cisim/boşluk, ışık/karanlık, şiddetli/durgun. Birbirleriyle var olan bu farklı kavramlar kiliseyi süsten uzak, sade bir boşluğa dönüştürmüş. İçeride ışığın ve katı cisimlerin harmanlanması ziyaretçilerin kendi içlerindeki dünyevi ve ruhsal karakteri fark etmelerini sağlayacak bir atmosfer yaratma amacıyla kullanılmış.

Her projemde ışık denetleyici, önemli bir faktör.

Tadao Ando
Işık Kilisesi - Tadao Ando

Chichu Art Museum, Naoshima

İnsan ve doğa arasındaki uyum göz önünde bulundurularak adayı çevreleyen, Seto İç Denizi’nin doğal güzelliğini bozmamak için yeraltına inşa edilen müze, sanat otoriteleri tarafından dünyanın en iyi çağdaş sanat müzesi olarak kabul ediliyor. Ando’nun, beton, cam, çelik, cam ve ahşabı dengeli bir şekilde kullanarak ve doğal ışığı da etkileşime alacak şekilde tasarladığı bu müze çok güçlü ve özel bir artistik deneyim deneyim sunuyor.

Buda Tepesi, Hokkaido

Ando, önceden inşa edilen 13,5 metre uzunluğundaki Buda heykelinin etrafına bir tepecik inşa etti. Türünün Japonya’daki tek örneği olan yapıda, dev Buda heykeli 150 bin lavanta çiçeğinin arasında adeta kayboluyor. Buda heykeli, Budist tapınaklarının insan ölçeğinin çok üstündeki heykellerine başka bir yorum katıyor.

Dev Buda heykelini yakından görmek isteyen bir kişi 40 metre uzunluğundaki tüneli kullanması gerekiyor. Buda heykelini lavantalar arasındaki tepeye saklayarak gizemli bir hava yaratan Tadao Ando, mezarlıkta yer alan dua salonu içinse beton kullanmıştır. 

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bizimle iletişime geçin.

One thought on “Tadao Ando

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir