Mimar Sinan; dünyanın en büyük mimar ve yapı sanatçılarından, Koca Sinan olarak da bilinen, Kanuni Sultan Süleyman da dahil olmak üzere üç büyük Osmanlı padişahı döneminde yaşamış tarihimizin en önemli değerlerinden biridir. Osmanlı Devleti’nin siyasi, ekonomik ve askeri açıdan zirveyi yaşadığı dönemde inşa ettiği yapılarda gerçekleştirdiği deneyler ve getirdiği yeniliklerle Osmanlı Türk mimarlığını zirveye taşımıştır. Bu dönemde büyük külliyeler ile özgün ve görkemli cami tasarımlarını hayata geçirmiştir. Ünü ve başarıları sadece bir imparatorluk içinde kalmamış tüm dünyaya yayılmıştır. Büyük bir şöhrete kavuşan Mimar Sinan’ın yaşadığı hayat ve eserleri, insanlar arasında hikayelere ve efsanelere konu olmuştur. Bu hikayelerden ve efsanelerden bazılarını birlikte inceleyelim:

Ters Lale

Padişah II.Selim, Mimar Sinan’dan bir cami yapmasını isteyince Sinan da cami için uygun bir yer bulmak için araştırma yapmaya koyulmuştur. Edirne sınırları içinde yapılması istenen cami için Mimar Sinan uygun yeri bulduğunu düşünmüş fakat camiyi yaptırmak istediği yerin sahibi olan kadın çok anlaşılması zor ve ters bir insanmış. Ayrıca caminin şimdiki yerinde o dönemlerde büyük bir lale bahçesi varmış. Bahçe sahibi kadın da bu yüzden oraya bir yapı inşa edilmesini istememiş ve ters davranışlar sergilemiş. En sonunda kadını ikna etmek için II.Selim ile birlikte bir sefer dönüşü kadının yanına gitmişler.

Karşısında padişahı gören kadın istemeye istemeye bahçeye cami yapılmasına müsaade etmiş. Fakat bahçesini verirken de bir teklif sunmuş. Kadın bir zamanlar burada bir lale bahçesi olduğunun unutulmaması için eserde lale motiflerinin kullanılmasını istemiş. Bu istek de padişah tarafından kabul görmüş ve Mimar Sinan’a bu isteği yerine getirme talimatı vermiş. Mimar Sinan’da cami yapılırken aslında gönülsüz olarak kadının istediğini yerine getirmiş.

Sinan’ın ‘Ustalık Eserim’ olarak da adlandırdığı Selimiye Camii‘nin tam ortasında yer alan müezzin mahfilinin sol ön ince mermer ayağının iç kısmında, yaklaşık 5 cm boyunda ve ters olarak sütuna laleyi işletir. Rivayete göre Sinan’ın işlettiği lale motifi, caminin arsası içinde eskiden bir lale bahçesi olduğunu, ters yapılması ise sahibinin tersliğini ifade etmektedir.

Nargile Olayı

Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın kalfalık eseridir. 138 pencereden ışık alan, akustik ve havalandırma düzeni mimari bir şaheser olarak düzenlenen bu camii tam 7 yılda bitirilmiştir. Ancak 7 yıllık bu uzun süre Kanuni Sultan Süleyman’ın canını epey bir sıkmıştı. Tarihin en büyük ustası olan Sinan’ın bu yapıyı neden bir türlü bitiremediğini anlayamamıştı. O sırada her taraftan dedikodular gelmeye başlayıp diğer çalışanlar Mimar Sinan’ın çalışmadığını, tembellik yaptığını, oturup nargile içtiğini söyleyince Kanuni durumu kendi gözleriyle görmek için bir ikindi vakti Süleymaniye’ye gitti.

Süleymaniye Camii

Muhteşem yapının içine girdiğinde Sinan tam olarak söylendiği gibi caminin ortasına oturmuş ve nargile içiyordu. Bu duruma çok sinirlenen Sultan Süleyman “Bu ne iştir ustabaşı?” diye sordu. Oysa Mimar Sinan’ın içtiği nargilede tütün yoktu. İçtiği sadece suydu. Usta mimar, nargilenin fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye çalışıyordu. Mihraptaki imamın sesini, aynı oranda bütün camiye nasıl ulaştıracağını hesaplıyordu. Bunun için Anadolu’nun değişik köşelerinden 65 tane dev turşu küpü getirtti. 

Bu küpleri içleri boş, ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirdi. Amacına ulaşmıştı Mimar Sinan. Sesi, yüzlerce metrekarelik mekanın her köşesine en iyi şekilde yaymayı başarmıştı. Kanuni’de, Sinan’ın asıl niyetini anlamış, ustasını hemen bağışlamıştı. Mimar Sinan yapının içine bir de hava koridoru inşa etti. Elektriğin henüz bulunmadığı o yıllarda, Süleymaniye 275 dev kandille aydınlatılıyordu. Sinan, bu kandillerden çıkan is camiye zarar vermesin ve cemaati rahatsız etmesin diye orta kapının üzerine küçük bir odacık da yaptırdı.

Süleymaniye Camii

Binanın değişik köşelerine açtığı oyuklardan giren islerin bu odada toplanmasını sağladı ve adına da İs Odası denilen bu bölmenin içine özel bir nemlendirme sistemi kurdu. Odada toplanan islerden döneminin en kaliteli mürekkebini damıtmayı da ihmal etmedi. Süleymaniye Camii’nin duvarlarında gördüğümüz o harika süslemeleri, yazıları ise camiinin kandillerinden çıkan isle damıtılan mürekkeple yaptı. Ayrıca camiinin hangi köşesini, hangi duvarını ölçersek ölçelim sayısal olarak karşımıza Allah kelimesinin ve katlarının çıktığını görürüz.

Günümüzden asırlar öncesinin bilimiyle ve teknolojisiyle inşa ettiği bu yapıyla Mimar Sinan’ın tarihimizin en önemli parçalarından biri olduğunu anlıyoruz ve bir kez daha düşüncelerine hayran kalıyoruz.

Mohaç Meydan Muharebesi

Kayserili Koca Sinan, tarih sahnesinde adını ilk kez Mohaç Meydan Muharebesi’nde duyurmuştur. Dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’a on üç günde Prut Nehri üzerinde bir köprü inşa edeceğine dair söz veren Mimar Sinan, köprüyü tam da söylediği vakitte bitirerek Osmanlı Devleti’nin savaşı kazanıp Macaristan’ı ele geçirmesinde çok büyük rol oynamıştır. Köprünün yapımında kullandığı farklı teknikler ve sınırlı imkanlarla tam vaktinde bitirerek dehasını ortaya koymuştur. Bu başarısından sonra da Kanuni tarafından mimarbaşılığa getirilmiştir.

Mimar Sinan’ın Mihrimah’a Olan Aşkının İspatı

Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan’a olan duyduğu büyük aşk tarihte de çok sıkça anlatılan bir hikaye. Hatta inşa ettiği Üsküdar ve Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Külliyeleri’nde bu büyük aşkın izlerinin de olduğu iddia ediliyor.

1522 yılında Topkapı Sarayı’nda doğan Mihrimah’a Farsça’da Güneş ile Ay anlamına gelen ismini babası Sultan Süleyman koyar.

Zaman geçip, Mihrimah Sultan onyedi yaşına geldiğinde evlilik için iki aday gündeme gelir. Biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeri ise Başmimar Koca Sinan. Mimar Sinan o yıllarda evlidir ve 50’li yaşlarındadır. Mihrimah, Hürrem Sultan’ın da girişimleriyle kayıtlara rüşvetçi ve entrikacı kimliğiyle geçen Rüstem Paşa’yla evlendirilir.

Aradan yıllar geçer Mihrimah Sultan, Koca Sinan’ı bir gün huzuruna çağırarak İstanbul’da güzel bir  yerde kendi adına bir külliye yapmasını ister. Mihrimah, Sinan’ın ‘Nereye yapılmasını arzu edersiniz?’ sorusuna ‘Yerini sen seç’ diye cevap verir. Bunun üzerine Mimar Sinan, 1540 yılında Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Külliyesi’nin temelini atar. Külliye, 1548 yılında tamamlanır.

O günden sonra Mihrimah Sultan ile Mimar Sinan’ın bir araya gelmesi için aradan tam 14 yıl geçmesi gerekecektir. Mihrimah Sultan 1562 yılında Mimar Sinan’ı bir kez daha huzuruna çağırır ve İstanbul’da kendi adına bir külliye daha yapmasını ister. Bu külliyenin yerini de tıpkı ilkinde olduğu gibi yine Koca Sinan seçecektir. Sinan da ikinci külliye için İstanbul’un en yüksek tepesini seçer. Yeni külliye Edirnekapı surlarının dibine inşa edilmiştir.

Rivayete göre Sinan derin bir tutkuyla âşık olduğu Mihrimah Sultan’a kavuşamamıştır ama ona olan aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Matematik dehası Sinan, Mihrimah için yaptığı iki külliyenin içinde yer alan camilere bir sır da gizlemiştir. Mihrimah Sultan’ın Güneş’le Ay anlamına gelen ismine ithaf edercesine yılın sadece birkaç gününde (Nisan ve Mayıs aylarında) bir caminin arka cephesinden güneş batarken diğerinden ay doğmaktadır.

Mektup Efsanesi

Mimar Sinan’ın en çok bilinen eserlerinden biri olan Şehzade Camii’nin 1990’lı yıllara denk gelen restorasyon çalışmalarında kendisi tarafından kaleme alınan bir mektup bulunduğu iddia edilmiştir. Bu mektupta camiinin restorasyon çalışmalarına ihtiyaç duyulacağı zamanı 400 yıl önceden öngören mimarın, ham madde ve yapı teknikleri konusunda kendinden yüzyıllar sonra bu yapıda çalışacak mimarlara ve mühendislere zarif bir dille yol gösterdiği söylenmiştir.

Yumurta Kıtlığı Efsanesi

Rivayete göre, Koca Sinan büyük bir inşaata başladığında Anadolu’nun bazı kesimlerinde yumurta kıtlığı yaşanırdı. Bu kıtlığın sebebi olarak ise mimarın inşa ettiği yapıların temelinde kullandığı yumurta akından elde edilen harç olarak gösterilirdi.

Eğri Minare Hikayesi

İnşaatı neredeyse bitmekte olan Süleymaniye Külliyesi’nin içindeki dört minareli cami herkesin ilgisini çekmektedir. Ustalar yapıyı tamamlamak üzereyken küçük bir çocuk bu minarelerden birini incelemeye başlamış. Ona göre incelediği minare eğri duruyormuş ve bunu oradaki ustalara söyleyip düzeltmeleri gerektiğini savunmuş. Bunun üzerine ustalar minareyi inceleyip böyle bir şey olmadığını çocuğa anlatmak istedilerse de çocuk asla inanmamış ve diretmeye devam etmiş. En sonunda ustalar çocuğun ısrarına karşı onu azarlayıp dövmeye başlamış. Küçük çocuğun hüngür hüngür ağlamasını duyan Mimar Sinan çocuğa derdinin ne olduğunu sorunca minarenin eğri olduğu yanıtını almış.

Ustalara da çocuğun haklı olduğunu, hemen çıkıp düzeltmeleri gerektiğini söylemiş. Bunun üzerine bir işçi, yanında uzun ve kalın iplerle birlikte minareye çıkarılmış. İpin bir ucunu minarenin gövdesine sıkıca bağlayan işçi, diğer ucunu aşağıya sarkıtmış. Birkaç işçi de ipin aşağıya sarkan ucunu kavradıktan sonra Mimar Sinan çocuğa düzelip düzelmediğini sormuş ve çocuk da biraz daha düzeltilmesi gerektiğini söylemiş. Ustalar da yalancıktan ipe asılıp düzeltmiş gibi yapmaya devam etmiş. Sonuçtan memnun olan ve artık eğri olmadığına inandığı minarenin mutluluğuyla çocuk evine geri dönmüş.

Bütün ustalar ve işçiler hayretler içinde Mimar Sinan’a bakakalmışlar. Sinan da meraklarını gidermek için onlara şöyle hitap etmiş:

“Hepinizin hayret ve merak içinde olduğunuzu biliyorum. Küçük çocuğu ikna edebilmek için çok basit yollar varken, onu döverek inandırmaya zorlamak, siz koca adamlara yakışır mı? Unutmayınız ki karşınızdaki bir çocuktur. Onu ikna edemezsiniz, halkı da ikna edemezsiniz. Şimdi bu çocuk, mahalle mahalle dolaşarak, burada yapılan minarenin eğri olduğunu avaz avaz bağırıp halka duyurursa, yaptığımız bu caminin adı Eğri Minareli Cami olarak kalır. Fakat siz çocuğu anlayacağı bir üslupla inandırırsanız, hem o hem biz rahat ederiz. Şimdi anladınız mı neden böyle davrandığımı?”

Bunun üzerine caminin yapımında çalışan insanlar yaptıkları hatayı anlamış ve olaydan büyük bir ders çıkarmışlar.

Bizimle iletişime geçin.

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir