İçindekiler

1) Beyrut, Lübnan 

Beyrut, Lübnan’ın başkentidir. Orta Doğru’da, denizin etkisinden uzak bir körfezin kıyısına konumlanmış olan şehrin nüfusu 1,5 milyonun üzerindedir. Kent, uzun yıllar savaşın ortasında kalmıştır ancak son yıllarda savaşın izlerini üzerinden atarak çok modern bir şehir haline gelmiştir. 

               1. Aub Museum 

1968 yılında kurulmuş olan bu asırlık müze, Doğu’nun en eski müzelerinden biri olma özelliğini de taşımaktadır. Taş Devri’nden İslami döneme kadar çok geniş bir zaman dilimine ait başta Lübnan olmak üzere yakın coğrafyalardan da toplanmış birçok farklı tarihi eseri bu müzede incelemek mümkün olmaktadır. Müzede aynı zamanda düzenli tarih dersleri, çocuk atölyeleri, rehberli turlar gibi çok çeşitli etkinlikler de düzenlenmektedir. 

             2. Sidon Antik Kenti 

Beyrut, tarihi antik kalıntılar konusunda oldukça zengin bir yelpazeye sahip. Bunlardan biri ise Sidon Antik Kenti’dir. Burası bir ticaret kenti olarak dünyaca ünlü bir şehirdi. Şehrin kalelerinin büyük bir kısmı bugün ayaka olmasa da, var olan kısımları ziyaretçilerine etkileyici bir kuşbakışı şehir manzarası seyretme şansı sunuyor. 

           3. Necme(Yıldız) Meydanı 

Beyrut’un kalbinde bulunan Yıldız Meydanı, iç savaştan sonra şehrin yeniden yapılanması sürecinde üstünde en çok durulan ve özenle planlanan yerlerden biriydi. Meydan, parlamento binasının yanı sıra iki katedrale ve bir de müzeye ev sahipliği yapmaktadır. 

2) Yafa, İsrail 

Yafa, Dünya’nın en eski yerleşim merkezlerinden biri olarak kabul edilen İsrail’deki bir liman kentidir. Yafa, günümüzde Tel Aviv şehrinin bir parçası olarak kabul edilmekte ve tam adı “Tel Aviv-Yafa” olarak geçmektedir. Yafa, yaklaşık 400 yıl Osmanlı egemenliğinde kalmıştır. 

            Eski Yafa 

Yafo, tarihi değeri yüksek olan bir yerleşim merkezidir. Daha etnik bir havanın hâkim olduğu bölgede, günümüzde şehrin entelektüel kesimi yaşamaktadır. 

Tarihi bölgede el sanatı mağazaları ve sanat galerileriyle dolu dolambaçlı sokakların yanı sıra antika ile takı satan tezgahlarıyla Yafa Bit Pazarı yer almaktadır. Osmanlı döneminden kalma eserler arasında Saat Kulesi ve Aziz Peter Kilisesi yer alır. Ilana Goor Müzesi’nde ise İsrailli ve yabancı sanatçıların eserleri sergilenir. Bölge; şarap barları, yaratıcı Akdeniz lokantaları ve Yafa Limanı yakınındaki deniz ürünü restoranlarıyla da bilinir.   

       Ilana Goor Müzesi 

Yafa’da, sanatçı Ilana Goor’un kurduğu müzenin muhteşem bir deniz manzarasıyla benzersiz bir konuma sahiptir. 1995 yılında kurulan müze sadece müze olmakla kalmamış, eğitim kurumu olarak da kullanılmaktadır. 

     Beyaz Kent 

Tel Aviv kentinde yer alan ve Bauhaus mimari tarzında inşa edilmiş 4.000 civarındaki yapının bulunduğu yerleşim bölgesi ve aynı addaki ulusal parkın adıdır. 1930’larda Almanya’daki Nazilerin güç kazanmasıyla beraber Filistin İngiliz Mandalığı’na göç eden Alman mimarlar tarafından inşasına başlanan Beyaz Kent, dünyada bu tarzda en çok binanın bir arada bulunduğu noktadır. 

Üstelik 1930’lu yıllarda yapılan evler, günümüze kadar çok iyi korunmuş ve ilk günkü ihtişamını kaybetmemiştir. Koruma ve sergileme çalışmaları sonucunda bu ulusal park, önemli sayıda turisti ağırlamaya başladı. 2003 yılında UNESCO, bölgeyi 20. Yüzyılın başlarındaki mimari zevki açıklaması nedeniyle Dünya Kültür Mirasları listesine ekledi. 

Yafa’nın kumlu toprakları üzerine 1909 yılında kurulan Tel Aviv, “bahçe kent anlayışıyla” kurulmuştu. Daha önceleri Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’nin planlanmasında çalışan İngiliz kent planlamacısı Patrick Geddes kent planını çizmek için görevlendirildi. Geddes’e ek olarak kent mühendisi Ya’acov Ben-Sira da 1929’dan 1951 yılına kadar kentin planlanmasında katkıda bulundu. 

3)  Luoyang, Çin 

Çin’in Henan eyaletinde bulunmakta ve eyaletin batısında yer almaktadır. Şehrin nüfusu 2010 yılı itibarı ile yaklaşık 7 milyonun üstündedir. 

Luoyang, Çin’in eski başkentlerinden biri olup şehirde çok sayıda tarihi görülecek yerler bulunmaktadır. Kent yakınlarında yer alan Longmen Mağaraları, UNESCO Dünya Miras Listesi’nin bir parçasıdır. Ayrıca şehirde bulunan Beyaz At Tapınağı, Çin’deki ilk budist tapınağıdır. 

Luoyang Müzesi 

Luoyang Müzesi Çin’in Henan Eyaleti, Luoyang’da bulunan tarihi bir müzedir. Yellow River vadisinde yer almaktadır. Doğu Zhou ve Doğu Han dahil olmak üzere sayısız Çin hanedanının başkenti olan önemli bir Çin kültür merkezi olan Luoyang’ın zengin kültürel mirasının sergilerini sunmaktadır. 

  Longmen Mağaraları 

Luoyang Müzesi Çin’in Henan Eyaleti, Luoyang’da bulunan tarihi bir müzedir. Yellow River vadisinde yer almaktadır. Doğu Zhou ve Doğu Han dahil olmak üzere sayısız Çin hanedanının başkenti olan önemli bir Çin kültür merkezi olan Luoyang’ın zengin kültürel mirasının sergilerini sunmaktadır. 

4) Atina, Yunanistan 

Batı medeniyetinin başkenti olarak kabul edilen Atina, aynı zamanda 4.5 milyonluk nüfusuyla Yunanistan’a başkentlik yapmaktadır. Yüzyıllar boyu Roma ve Bizans imparatorluklarının hakimiyeti altında kalan şehrin tarihi ise 7 bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Osmanlı dönemine ait eserlerin de çokça bulunduğu Atina, Eski Yunan medeniyetinin başkenti olarak kabul görmektedir. Şehrin en önemli yapısı ise kale ve tapınak olarak da kullanılan, deniz seviyesinden 150 metre yüksekteki Akropolis. 

ACROPOLİS 

Tarihte olası saldırılardan savunulması kolay olduğu için şehrin en tepesinde bulunan ve Yunanca’da “yukarıda bulunan şehir” anlamına gelen Akropolis tapınağı, milattan önce 5.yy’dan günümüze kadar özenle korunmuştur. Sadece Atina’da değil, Yunanistan’ın her antik kentinde bulunan Akropoller yerlilerin buluşma noktası olmuştur. 

Demokrasinin doğuşu da Atina’da bulunan Akropolis’de gerçekleşmiştir. Şehrin geleceği hakkında alınacak kararlar tüm yerlilerin toplanması ve kararları oylaması sonucu gerçekleşmiştir. Bu sonuçta demokrasi anlayışını doğurmuştur. 

5) Lizbon, Portekiz 

Portekiz’in başkenti ve en büyük şehri olan Lizbon, adını Yunan efsanesi Ulysses’in mirasından almaktadır. Tejo Nehri’nin oluşturduğu haliç üzerine kurulu olan Lizbon, Atlantik Okyanusu kıyısındadır. Milattan Önce 1200’lü yıllara dayanan tarihiyle önemli bir antik kenttir Lizbon. 18. yüzyılda meydana gelen deprem, şehirdeki antik yapıların çoğunu yerle bir etmiş olsa da kent halen buram buram tarih kokmaktadır. 

Lizbon bölgesi Avrupa Birliği ortalamasının üzerindeki refah düzeyi ile Portekiz’in en zengin bölgesidir. 

Lizbon şehri mimari açıdan çok zengindir. Roma, Gotik, Manuelin, Barok, Geleneksel Portekiz, Modern ve postmodern tarzı yapılar şehrin her yerinde görülebilmektedir. Şehirde aynı zamanda büyük bulvarlar ve bunların üzerinde de çeşitli anıtlar bulunmaktadır.  

 Belém Kulesi 

Belém Kulesi, Lizbon’un Belém bölgesinde bulunan tarihi bir kuledir. Gotik stilinin devamı olan Manuelin tarzında olan kule, 16. yüzyılın başlarında Portekizli kâşif Vasco de Gama anısına yapılmıştır. Günümüze kadar zarif mimarisini koruyabilen kule, şehrin sembollerinden biri haline gelmiştir. 

Praça do Comércio 

 São Jorge Kalesi, Lizbon’da bulunan bir kaledir. Şehrin en yüksek tepesinde bulunan kale, şehrin en çok turist çeken yapılarından biridir. Arkeolojik araştırmalar sonucunda MÖ 6. yüzyılda İberler ve Keltler tarafından kullanıldığı tahmin edilmektedir. 

6) Şanlıurfa, Türkiye 

Şanlıurfa, Türkiye’nin en kalabalık sekizinci şehridir. 2020 Yılı verilerine göre nüfusu 2 milyonu aşmıştır. Ortalama yükseltisi 518 metre olan Şanlıurfa, 19.451 km2‘lik yüz ölçümü ile Türkiye’nin en büyük yedinci ilidir. 

Halk hikâyelerinde İbrahim Peygamber ve Nemrud hikâyelerine konu olmuş, peygamberler şehri ve kutsal şehir gibi tanımlamalarla anılmış olan şehrin, Nemrud tarafından kurulduğuna inanılmıştır. Milattan önce I. binden başlayarak Asurlular, Medler, Persler, Makedonyalılar, İskender’in varisleri olan Selevkoslar ile Abgar ve Osroene krallıklarının ardından Roma ve Bizans İmparatorluklarının hakimiyeti altında kalan şehir Hıristiyanlık tarihi açısından önemli bir yere sahip olup Süryani kültürünün merkezi konumundaydı.

7. yüzyılda Müslüman Araplar tarafından fethedildikten sonra bu özelliğini yavaş yavaş kaybetse de ciddi bir Süryani ve Ermeni nüfus 20. yüzyılın başlarına kadar varlığını korumuştur. Kalesi, idari merkezi ve koruyucu duvarlarıyla Ortaçağ döneminin en karakteristik şehirlerinden biri olan Urfa’ya Osmanlılar’a kadar Araplar, Türkmenler ve Kürtler kendi renk ve çizgilerini kazandırarak klasik İslam şehir tipini gösterir bir fiziki yapı oluşturmuştur. 

Göbeklitepe 

Göbeklitepe, Örencik köyü yakınlarında yer alan dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapıların ortak özelliği, T biçimindeki 10-12 dikilitaşın yuvarlak planda dizilmiş, aralarının ise taş duvarla örülmüş olmasıdır. 

12.000 yıllık geçmişiyle insanlığın en eski tapınağı olarak kabul edilen Göbeklitepe, bu unvanı İngiltere’de bulunan Stonehenge’den aldı. Bu durum tarih yazımıının da güncellenmesine neden oldu. Kazıların başladığı 1995 yılından itibaren uygarlığın kökeni hakkındaki bilgileri değiştiren Göbeklitepe, hayvan figürleriyle yontulmuş taşları ve T biçimli sütunlarıyla 12.000 yıllık dairesel yapılardan oluşmakta. Bu tarih, tarım devriminden hatta ondan da önceki çanak çömlek yapımının icadından bile daha eski. 

Göbekli Tepe’de yapılan kazılarda konut olabilecek herhangi bir mimari kalıntıya ulaşılamamıştır. Bunun yerine çok sayıda anıtsal kült yapı ortaya çıkarılmıştır. Yapılarda kullanılan dikilitaşların çevredeki kayalık platolardan tek parça olarak kesilip işlenerek Göbekli Tepe’ye getirildiği ileri sürülmektedir. Bazılarının boyu 7 metreye kadar ulaşmaktadır. Göbeklitepe, 12.000 yıllık geçmişiyle dünyanın şu anda bilinen en eski tapınağı unvanını elinde bulundurmaktadır.  

Bizimle iletişime geçin.

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir