İçindekiler

Dolmabahçe Sarayı İstanbul, Beşiktaş’ta, Kabataş’tan Beşiktaş’a uzanan Dolmabahçe Caddesi’yle İstanbul Boğazı arasında, 250.000 m²lik bir alan üzerinde bulunan Osmanlı sarayı. Marmara Denizi’nden Boğaziçi’ne deniz yoluyla girişte sol kıyıda, Üsküdar ve Kuzguncuk’un karşısında yer alır.

Dolmabahçe Sarayı’nın Tarihi

Sarayın bugün bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Kaptan-ı Derya’sının gemileri demirlediği, Boğaziçi’nin büyük bir koyu idi. Geleneksel denizcilik törenlerinin yapıldığı bu koy zamanla bir bataklık hâline geldi. 17. yüzyılda doldurulmaya başlanan koy, padişahların dinlenme ve eğlenceleri için düzenlenen bir “Hasbahçe”ye dönüştürüldü. Bu bahçede çeşitli dönemlerde yapılan köşkler ve kasırlar topluluğu, uzun süre “Beşiktaş Sahil Sarayı” adıyla anıldı.

Dolmabahçe Sarayı’nın Boğaz’dan görünüşü.

Günümüzdeki Sarayı’ın yerinde bulunan köşklerin yıkımına, 200 yıl kadar önce başlanıldığı tahmin edilmektedir fakat buna dair kesin bir bilgi yoktur. 1842’de eski sarayın hâlâ yerinde olduğu ve bu tarihten sonra yeni sarayın inşasına başlandığı söylenmektedir.

Avrupa mimarî üsluplarının karışımı olan eklektik bir üslupta 1843-1855 yılları arasında inşa edilmiştir. 1855 yılında tamamıyla bitirilen Dolmabahçe Sarayı’nın açılış töreni Rus İmparatorluğu ile 30 Mart 1856’da imzalanan Paris Antlaşması’ndan sonra olmuştur.

Dolmabahçe Sarayı’nın Mimarisi

Dolmabahçe Sarayı’nın inşa sürecinde dönemin mimari alanında önemli ve meşhur isimleri Abdülhalim Bey, Altunizade İsmail Zühtü Paşa, Karabet Balyan, Ohannes Serveryan, Nikoğos Balyan ve James William Smith görev almıştır. Yapı planı olarak eski geleneklerden çok fazla uzaklaşmayan sarayın iç ve dış süslemeleri ise yoğun bir biçimde batı tarzları esas alınarak hazırlanmıştır.

Dolmabahçe Sarayı, 19. yüzyılın yenilenme rüzgârında ortaya çıkmış bir yapı olarak mimari açıdan da batılı üslupların etkisini taşımaktadır. Rokoko, Barok ve Neo-klasik mimari tarzlarını yansıtan Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı’nda mimari plan anlamında da farklılık göstermektedir. Topkapı Sarayı’nda zaman ve gereksinimlere göre genişleyen ve değişen bir tasarım yer alırken Dolmabahçe Sarayı’nda önceden belirlenmiş bir tasarım ve plan düzeni hayata geçirilmiştir.

Sarayın ana yapısı, fonksiyonel olarak üç bölüme ayrılır; devletin yönetim işlerinin yürütüldüğü “Mabeyn-i Hümâyûn” (Selamlık), padişah ve ailesinin özel yaşamına ait “Harem-i Hümâyûn” (Harem), bu iki bölüm arasında padişahın önemli devlet törenleri için ayrılan “Muayede Salonu” (Tören Salonu)’dur. 285 odası, 44 salonu, 68 tuvaleti ve 6 hamamıyla Saray, 14.595 m2lik bir alan üzerine kurulmuş monoblok bina olarak Türkiye’deki en büyük saray durumundadır.

Dolmabahçe’nin mimarisiyle beraber iç dekorasyonunda da batılılaşma etkisi büyüktür. Geçmişte kullanılan sedir ve minderlerle oturma düzeni Dolmabahçe’de yerini çağdaş yaşamın gereklerinden kabul edilen sandalyeli, masalı oturma düzenine bırakmıştır. Osmanlı hanedanı, çağın yeniliklerini, düşünüş biçimini takip ve tatbik etmişlerdir.

Modernleşme yolunda yeniliklere kapılarını açmış olan ve batıyı örnek alan Osmanlı hanedanı ve toplumu siyasi, kültürel ve toplumsal alanda bunun etkilerini yaşamıştır. Dolmabahçe Sarayı ise bu sürecin tanığı ve faillerinden biri olarak tarih sahnesinde çok önemli bir konuma sahiptir. Modernleşmenin ilk anıtlarından biri olan Dolmabahçe Sarayı, ebedi bir değere sahiptir.

dolmabahçe sarayı

Dolmabahçe ‘nin iç ve dış süslemeleri Batı’nın çeşitli sanat dönemlerinden alınan motiflerin bir arada kullanılmasıyla gerçekleştirilmiştir. Barok, Rokoko ve Ampir özelliğindeki motifler iç içe kullanılmıştır. Sarayın inşaatında Marmara Adaları’ndan çıkarılan maviye benzer bir renkteki mermer kullanılmış, iç süslemede ise su mermeri, billur, somaki gibi kıymetli haiz mermer ve taşlarla çalışmalar yapılmıştır. Dış cephelerdeki süslemelerde olduğu gibi iç tezyinatta da eklektik (seçmeci) anlayış hakimdir. Sarayın duvar ve tavan süslemeleri İtalyan ve Fransız sanatçılar tarafından yapılmıştır. Dış ve iç süslemelerde çoğunlukla altın tozu kullanılmıştır. Resimler sıva ve alçı üzerine yapılmış, duvar ve tavan süslemelerinde perspektifli mimari kompozisyonlarla boyutlu yüzeyler meydana getirilmiştir. Sarayın iç dekoru, tarih akışı içinde ilaveler yapılarak zenginleştirilmiş, özellikle yabancı devlet adamı ve kumandanların hediyeleri ile salon ve odalar ayrı bir değer kazanmıştır

Dolmabahçe Saarayı’nın Bahçeleri

Dolmabahçe Sarayı’nın Has Bahçesi

Beşiktaş Hasbahçe ile Kabataş’taki Karabali bahçeleri arasında kalan koy doldurularak bahçeler birleştirilmişti. Bu bahçelerin arasına inşa edilen sarayın deniz ile kara tarafındaki yüksek duvar arasında kalan alanda oldukça bakımlı bahçeleri bulunur. Hazine Kapısı ile saray girişi arasındaki kareye yakın dikdörtgen şeklindeki Has Bahçe, Mabeyn veya Selamlık Bahçesi adlarıyla da tanınmaktadır. Batı üslûbunda düzenlenmiş bu bahçenin ortasında büyük bir havuz bulunur. Muayede salonunun kara tarafında kalan “Kuşluk Bahçesi” ise adını Kuşluk Köşkü’nden almıştır.

Sarayın Harem Dairesi’nin kara tarafında bulunan Harem Bahçesi’nde oval havuz ve geometrik şekillerle düzenlenmiş tarhlar bulunur. Deniz tarafındaki bahçeler Has Bahçe’nin devamı sayılır. Büyük Yalı Kapısı’nın iki yanında yer alan tarhların ortasında birer havuz vardır. Tarhların geometrik şekillerle düzenlenmesi, süslemede fener, vazo, heykel gibi objelere yer verilmesi, bahçelerin de ana yapı gibi batı etkisi altında kalındığını gösterir. Sarayın bahçelerinde daha ziyade Avrupa ve Asya kökenli bitkiler kullanılmıştır.

Dolmabahçe Sarayı’nın Türk Halkı İçin Önemi

Burası Ata’mızın hayata gözlerini yumduğu yer olması dolayısıyla halkımız için ayrı bir önem taşımaktadır. Bir kez daha sevgi , saygı ve özlemle…

Atatürk’ün vefatı ile ilgili temsili görsel

Diğer yazılarımız için tıklayın.

Bizimle iletişime geçin.

One thought on “Dolmabahçe Sarayı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir