İçindekiler

Napoli: Yıldızlar’ın Şehri

“Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret etmedikçe insan, yeni okyanuslar keşfedemez.”

– Andre Gide

Buona Giornata!

Bugün kadrajımızda, buram buram tarihi kokan yapıları, büyüleyici kumsalları, antik kentleri, kaleleri, şatoları ve tüm renkleriyle İtalya’da mutlaka görülmesi gereken şehirlerden biri olan Napoli var! 

Napoli, güney İtalya’nın Campania bölgesinde ve kendi ismini taşıyan ilinde bulunan, Campania bölgesinin ve Napoli ilinin başkenti olan bir şehirdir. İtalya’nın nüfus itibarıyla, Roma ve Milano’dan sonra üçüncü büyük şehridir.  

M.Ö. 7.yy.da, Yunanlılar tarafından kurulmuş olan şehre “Yeni Şehir” anlamına gelen “Neapolis” ismi verilmiştir. Zamanla da günümüz ismi olan Napoli’ye evrildi. İtalya tarihinde 2.800 yıllık bir yere sahip olan bu tarihi kentin eski şehir meydanı UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer almaktadır. 

Her sokağın bambaşka bir dünyaya açıldığı bu şehirde, her bir cadde de farklı bir  dönemi solumak mümkündür. Mimari ve sanatta görülen bu izler, şehri daha da büyüleyici kılmaktadır. 

Bu şehir, güçlü tarihi havasının yanında; dinamik, çağdaş ve çokça sanatsal projeye ev sahipliği yapmakta olan tam bir kültür kentidir. Sayısız sanat galerisine ve iki harika müzeye sahip Napoli’nin operasında, dinleyebileceğiniz barok müziği ve tiyatro gelenekleri yüzyıllar öncesine uzanmaktadır.  

1) Centro Storico ve Spaccanapoli 

Bu şehrin tam kalbine konumlanmış olan tarihi merkezi Centro Storico, ilgi çekici daracık sokaklar, kiliseler ve harika anıtlarla doludur. UNESCO tarafından koruma altına alınmış olan bu bölgede orijinal Yunan şehri olan Neapolis bulunmaktaymış. Tarihinde dar ve sıkışık sokaklarıyla ünlenmiş olan bu kent, halen o eski zamanlardaki dar sokaklarına sahiptir. Spaccanapoli ise, eski dönemlerin en bilinen Yunan sokaklarından biriymiş.  

2) Duomo di Napoli 

Napoli Katedrali olarak adlandırılmış olan kilise aynı zamanda Meryem Ana Katedrali olarak da anılmaktadır. Bu şehrin ana kilisesi ve imza eserlerinden biri olan bu katedral, Güney İtalya ve Napoli Başpiskoposu’nun merkezidir.

Napoli Katedrali, Anjou Kralı I.Charles tarafından yaptırılmış. İnşaatı, 24 sene sürmüş ve 14.yüzyılın başlarında dönemin kralı olan Robert of Anjou döneminde tamamlanmış. İnşası sürecinde, bina kazılarının altında Yunan ve Roma dönemlerine ait tarihi eserler ortaya çıkartılmış. 

3) Caserta Sarayı (Kraliyet Sarayı) 

Kraliyet Sarayı’nın yapımına 1752 yılında Napoli Kralı VII. Charles için başlanılmış. Kral, yapının mimarı olan Luigi Vanvitelli ile proje üstüne detaylıca çalışılmuş. Fakat 1759 yılında İspanya Kralı olmak için tacından vazgeçmesi nedeniyle sarayda hiç yaşayamamış. Sarayda ilk yaşayan ise Charles’ın oğlu Ferdinand olmuş. Vanvitelli’nin 1773 yılındaki ani vefatının üstüne, sarayının İnşası oğlu Carlo Vanvitelli tarafından 1780 yılında devralınmış. 

Sarayın inşası tamamlandığında, içinde; 1.200 oda, 24 şatafatlı salon ve kraliyet tiyatrosu bulunmaktaymış. Barok mimarisinin en yaygın kullanıldığı dönemde yaptırılmış olan saray, Avrupa’nın en geniş sarayıdır. Bu muhteşem yapı, 1997 senesinde UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne ismini altın harflerle yazdırmıştır. 

4)Galleria Umberto I 

Galleria Umberto I, ismini İtalya’nın 1887-1891 yıllarındaki kraliyet dönemine ithafen almış. Bu şehirdeki bu gösterişli galeri, Milano’da bulunan Galleria Vittorio Emanuele II ile benzer işleve sahiptir günümüzde. Galeri şu an; lüks kıyafet mağazaları, kafeler ve pastanelerin bulunduğu bir alışveriş merkezi konumundadır.  

Pizza’nın da doğum yeri olan bu şehirde keşfedebileceğiniz onlarca farklı tat vardır. İtalya’nın geleneksel içkilerinden biri olan “Limoncello” ülkenin çoğu kentinde olduğu gibi, bu şehirde de çok meşhurdur. Galerinin içinde İtalyan mutfağını en güzel şekilde deneyimleyebileceğiniz restoranlar da bulunmaktadır. 

Kraliyet Sarayı’nın yakınında olan bu yapının tam ortasında tamamı camdan olan bir kubbe vardır ve tam 56 metre yüksekliğe sahiptir. Dünya’nın dört bir yanından Galleria Umberto I’i ziyare eden mimarlar, cam tavanın ve demir köprülerin modern tasarımı karşısında büyülendiklerini belirtmişlerdir. 

5)Sant’Elmo Kalesi 

Bir Orta Çağ kalesi olan Castel Sant’Elmo, Napoli’nin dört kalesinin en küçüğüdür. Vomero Tepesinde inşa edilmiş olan askeri kale, yıldız şeklindeki tasarımıyla bu şehrin gökyüzüne hakim bir izlenim sunmaktadır. Sant’Elmo Kalesi, Vomero’nun tepesinde, halk arasında söylenene göre, bir “kral tacı” gibi durmasıyla, 16. yüzyıl askeri mimarisine kusursuz bir örnek teşkil etmektedir.  

Castel Sant’Elmo’nun bu şehirde bu kadar ünlü olmasının en büyük sebeplerinden biri de 360 derecelik panoramik muhteşem şehir manzarası ve tepeden bütün güzelliğiyle izlenebilen körfezin görüntüsü. Muhteşem bir Vezüv Yanardağı manzarasına sahip olan kale, günümüzde müze olarak ziyaret edilebilmektedir.  

6) Castel dell’Ovo 

İkinci kalemiz olan “Ovo’nun Kalesi” bu şehrin en eski kalesi ünvanını taşımaktadır. Günümüzde, sergi ve konserlere ev sahipliği yapan kalenin inşası 1282 yılında tamamlanmıştır. Şehir müzesi olarak da kullanılan kale de; gümüş ve bronz detaylı eserlerin yanı sıra tablo ve 15.yüzyıla ait freskler de sergilenmektedir. 

7)San Carlo Tiyatrosu   

San Carlo Tiyatrosu, İtalya’nın ve Dünya’nın en çok tanınan opera binalarından birisidir. San Carlo Tiyatrosu, Avrupa’nın hala kullanılan en eski lirik opera binalarından biri olup, Napoli eski şehri ile UNESCO Dünya Mirasları listesine girmiştir. 

Kapılarını 1737’de açmış ve adını bu şehri İtalya Krallığı’na bağlayan plebisitten alan Teatro di San Carlo’nun 1386 kişilik kapasitesi vardır.Tiyatro, Mimar Giovanni Antonio Medrano ve Angelo Carasale tarafından tasarlanmıştır. 4 Kasım 1737 akşamı ünlü İtalyan besteci Domenico Sarro’nun katkılarıyla açılışını yapmış olan yapı,  döneminin dünyanın en büyük operası binasıdır. 

Teatro di San Carlo, 1816’da bir bale gösterisi için yapılmakta olan prova esnasında çıkan yangının yayılması ve 2. Dünya Savaşı’nda yaşanan bombalamalar sonucu iki defa mecburi renovasyon geçirmiştir.  

1861’de İtalya’nın birleşmesi, bu şehrin müziğin merkezindeki konumundan uzaklaşmasına ve ülkenin opera sahnesinin Milano’da bulunan La Scala’ya doğru kaymasına neden olmuş. 1874’te az katılım nedeniyle bir yıl boyunca kapalı kalan Teatro di San Carlo, Giacomo Puccini önderliğindeki bestecilerin desteği sayesinde tekrar açılmış. Günümüzde, aktif opera sahnelerinin “en eskisi” ünvanını elinde bulundurmaktadır.  

napoli: yıldızların şehri
napoli

Tüm yazılarımız için tıklayın.

Bizimle iletişime geç.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir