Buckingham Sarayı, Londra’daki The Mall yolunun sonunda bulunmaktadır. İngiliz hükümdarlığının önemli sembolik bir merkezi halindedir (idari merkez olarak da kullanılmaktadır). Binada uzak bir geçmişten itibare ulusal kutlamalar, devlet olayları ve yas törenleri düzenlenmektedir. Aynı zamanda kraliyet ailesinin misafir konaklaması için de kullanılmaktadır. Günümüzde kraliyet ailesi tarafından resmi ve devlet eğlencesi için kullanılan devlet odaları, her yıl Ağustos ve Eylül aylarının bazı günlerinde halka açılmaktadır.

Buckingham Sarayı
Buckingham Sarayı

İlk olarak Buckingham Evi olarak tasarlanan bugünkü sarayın temelini oluşturan bina, 1703 yılındaki Buckingham Dükü için en az 150 yıl boyunca özel mülkiyete sahip bir alanda inşa edilmiş olan büyük bir binaydı. Kral III. George tarafından 1761 yılında Kraliçe Charlotte için satın alınmıştır. Daha sonra bina Sir William Chambers tarafından restore edilmiştir. 1826 yılında Kral IV. George, mimar John Nash ile birlikte evi bir saraya dönüştürmeye karar vermiştir. Merkezi üç kanata sahip, avlu etrafına yerleşen bina inşa edilmesi planlanmıştı. Dış cephe, Kral IV.George’un isteğiyle Fransız neoklasik tarzda tasarlanmıştı.

İnşaatın başladığı dönemde Buckingham Sarayı’nın büyütülmesi için harcanan paralar sonucunda maliyet çok fazla yükselince Kral IV. George, o zamanın mimarı olan Mimar John Nash’i uzaklaştırmıştır. 1930 yılına gelindiğinde ise,  Kral IV. George’dan sonra tahta geçen Kral IV. William binanın genişletilmesi için yapılan inşaatın tamamlaması için Edward Blore’ı görevlendirmiştir. 1837 yılında ise Kraliçe Victoria’nın tahta oturmasıyla birlikte bina, İngiliz hükümetinin Londra’daki resmi merkezi haline gelmiştir. Kral VII. Edward, neo-klasik ön cepheyi oluşturacak olan Sir Aston Webb’i görevlendirerek binayı yeniden düzenlemiştir ve bu işlem 1913 yılında sona ermiştir. 

Bina, II. Dünya Savaşı sürerken dokuz kez bombalanmıştır. Bu saldırılardan en büyük olanı 1940 yılında sarayın kilisesini yıkmıştır. John Mowlem & Co. savaş bittikten sonra sarayın restorasyonunu üstlenmiştir.

Bina, Royal Collection’dan paha biçilmez ve çok nadir olan eserler ile dekore edilmiştir. Günümüzde aynı zamanda müze olarak da sergilenmektedir.

Buckingham Sarayının Özellikleri

Binanın iç tasarımında barok, rokoko ve 19. yüzyılın sonlarının etkileri net olarak görülmektedir. Binanın iç mekanlarında yaygın olarak parlak renkli mermer ve pembe, mavi lapis taşlarla süslenmiş mimari elemanlar görülmektedir. Genellikle krem reni ve altın sarayda tercih edilmiştir. 

Bina, 108 metreye 120 metre boyutlarında ve 24 metre yüksekliğindedir. Bina günümüzde 77.000 m2’lik bir alana yayılmıştır.

Bina; 19 devlet odası, 52 ana yatak odası, 188 personel yatak odası, 92 ofis ve 78 banyo olmak üzere toplam 775 odadan oluşmaktadır. Binanın içinde de ek olarak yüzme havuzu, sinema, doktor ve ameliyat odaları, bir postane ve kuyumcu da bulunmaktadır.

İçinde toplam 1,514 kapı ve 760 pencere bulunmaktadır.  Binaya elektrik ilk olarak 1883 yılında Balo Salonu’na bağlanmıştır. O yıllarda Balo Salonu çok fazla değerlidir, bu nedenle ilk oraya bağlanmıştır. Bugün ise binanın içinde yaklaşık 40 bin aydınlatma elemanı bulunmaktadır.

Bina, 700’lü yılların başında inşa edilmiştir ve 1800’lü yıllarda Barok mimari tarzıyla bitirilmiş olan bir yapıdır.

Saraydaki Salonlar

Binanın içinde beyaz, mavi, yeşil olmak üzere 3 ayrı renkten oluşan farklı salonlar vardır. Bu üç farklı renkte olan salonlar farklı amaçlarla kullanılmaktadır. Bu amaçlar;

Binanın içindeki Beyaz Salon Kraliyet ailesinin yapmış olduğu resmi tören, resmi davet ve toplantılarda kullanılmaktadır.

Mavi Salon ise Mimarı olan John’nun kendi mimari yeteneği ile oluşturduğu özel bir salondur.

Yeşil salon ise; Kraliyet ailesinin resmi toplantıları için yapılmış olan ikinci bir oda özelliğindedir.

Buckingham Sarayı’nın Tarihi Önemi

1703 yılında Buckingham Evi olarak adlandırılan Buckingham Sarayı 1763 yılında farklı bir isimle anılmaya başlandı. Bu isim ise III. George tarafından “Kraliçe Evi” olarak isimlendirilmiştir. John Nash ve Edward Blore gibi mimarlar ile birlikte restore edilmiş olan binaya yeniden eklemeler yapmışlardır.

Bina, 1837 yılında Kraliçe Victoria’nın tahta çıkmasından sonra ise Kraliyet ailesi himayesinde bir saraya dönüştürülmüştür.

Bina, 300 yıldan fazla olan köklü bir kültüre sahiptir. Bu kültür günümüzde hala devam etmektedir.

Şehirde oluşan devlet ziyaretleri, törenler, resmi işler bu sarayda yürütülmüştür. Ayrıca, yapıda Kraliçe Elizabeth bulunduğu zamanlarda sarı, kırmızı ve mavi renkteki büyük boyutta olan bayraklar göklere kadar çekilmiştir. .

Bina, 2.Dünya Savaşı sırasında Nazilerin saldırıları sonucunda büyük tahribata uğramıştır. Çok sayıda balistik füzelere maruz kalmış olan bina bu füze darbeleri neticesinde yıkılmıştır.

Tüm yazılar için tıklayın.

Bizimle iletilişme geçin!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir