Fransa’nın başkenti olan Paris’in 20 km kadar batısındaki Poissy şehrinde yer alan Villa Savoye, 1929 senesinde Le Corbusier tarafından Modern Fransız banliyö evi olarak tasarlanmıştır. İsviçre ve Fransa kökenli bir mimar olan Le Corbusier’in en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir. Yirminci yüzyılın modern mimari anlayışının bir özeti olarak adlandırılmıştır.  Bu yapı Enternasyonal stilin en önemli ve tanınmış örneklerinden birisidir. Bu yapıda Le Corbusier dökme betonarme malzemesini ağırlıklı olarak kullanmıştır.

Le Corbusier için mimarlığın geçerli olan ve daima da geçerli olacak olan 5 ilkesi vardır:

  1. Engelle karşılaşmadan evin içinden geçen temel direk
  2. Duvara göre özerkliği bulunan yapı çatısı
  3. Her kata kendine özgü bir nitelik kazandıran özgür plan
  4. Özgür cepheler
  5. Teras çatı

Villa Savoye de Corbusier’in tanımladığı 5 ilkeyi birden içermektedir.

villa savoye

Le Corbusier güzelliğe pek önem vermezdi. Yalnızca mekanik işlevler üzerine odaklanırdı. Böyle bir mimar tarafından inşa edilen bir bina işte aynı Villa Savoye gibi görünürdü.

Villa Savoye’un Hikayesi

1928 ilkbaharında Parisli çift Pierre ve Emilie Savoye 41 yaşındaki İsviçreli mimar Le Corbusier’ye başvurarak ondan bir kır evi tasarlamasını istediler. Savoye’ların küçük yaştaki oğulları Roger ile oturacakları bu ev Paris’in batısında yer alan Poissy’de, Seine Nehri kıyısındaki ağaçlık bir arazi üzerine inşa edilecekti. Le Corbusier o güne kadar on beş ev tasarlamıştı; ayrıca mimariyle ilgili sert görüşleri ile ün kazanmıştı. Geleceğin evlerinin süs ve şatafattan uzak, temiz, disiplin çağrıştıran, düşük maliyetli yapılar olması gerektiğini savunuyordu. Onun için doğru ve güzel mimarinin, yani verimlilik arayışıyla hayat bulan mimarinin en güzel örnekleri 40.000 kilovatlık elektrik türbini ile düşük basınçlı soğutma fanıydı.

Poissy’de, bir tepenin zirvesinde sık ağaçların arasından kıvrılarak geçen çakıllı patika nihayet bir düzlükte son bulur. Bu düzlüğün tam ortasında bir sürü incecik sütun üzerine kondurulmuş beyaz, dikdörtgen bir kutu görürsünüz. Villa Savoye’un pencereleri bir şerit oluşturacak şekilde yan yana dizilmiştir; binanın tepesinde , ilk bakışta su ya da gaz deposunu andıran silindirik bir yapı göze çarpar ama yakından bakınca bu yapının yarı silindir biçiminde bir koruyucu duvarla çevrili çatı terası olduğu anlaşılır. Binanın duvarları Ege adalarındaki balıkçı kulübelerinde olduğu gibi, güneşli günlerde güneş ışığını yansıtacak biçimde bembeyaz, dümdüzdür. Ev bu haliyle, hassas ve karmaşık makinelerle donatılmış, bilinmeyen bir amaçla bu düzlüğe yerleştirilmiş bir uzay aracını çağrıştırır.

Bilimin ve havacılığın etkileri evin içinde de kendini gösterir. Çelik giriş kapısı tertemiz, aydınlık ve tiyatro sahnesi gibi bomboş bir salona açılır. Zemin karolarla kaplıdır; tavandan çıplak ampuller sarkar. Salonun ortasında konukları dış dünyadaki pisliklerden arınmaya davet eden bir lavabo vardır. Salona en hakim olan unsur ise evin öteki odalarına çıkan basit, tüp biçimindeki merdivendir. Üst katta çağın bütün teknolojik ilerlemelerini yansıtan aletlerle donatılmış büyük bir mutfak bulunur. Çelik çerçeveli pencereler odaları gün ışığı ile doldurur. Banyolar temizliği ve sporla dolu bir yaşamı ilke edinmiş insanlar için bir mabet gibidir. Açıkta bırakılmış borulara baktıkça da insan kendini bir denizaltının içinde gibi hisseder.

Günlük gereksinimlerin giderildiği bu alanlarda (oturma odası) bile teknik bir atmosfer ve sadelik hüküm sürer. Odaların hiçbirinde bu sadeliği az da olsa bozacak bir dekoratif unsura, bir oymaya ya da bir çiçek desenine rastlanmaz. Duvarlar ile tavanlar keskin bir açı ile birleşir, bu birleşmeyi yumuşatmak için herhangi bir şey kullanılmamıştır. Bu ev tasarlanırken benimsenen dil, endüstri dilidir. Aydınlatma için fabrikalarda kullanılan türdeki lambalar uygun görülmüştür. Mimarı, içeride de çok az eşya kullanılmasını uygun görmüştür.

Villa Savoye plan

Savoye’ların tüm itirazlarına karşın Le Corbusier -sözde teknik ve mali nedenlerden dolayı- çatının düz olması gerektiğini öne sürmüştü. Düz çatının çok daha ucuz olacağını, bakımının çok daha kolay yapılabileceğini, Madam Savoye’un rutubetli zemin kat yerine yazları serin olan bu çatıda jimnastik yapabileceğini söyleyip onları ikna etmeyi başarmıştı. Fakat Savoye ailesi eve taşınalı daha bir hafta olmadan , çatıdan oğulları Roger’ın odasına yağmur suları akmaya başlamıştı. O kadar çok su akıyordu ki çocuğun akciğerleri iltihaplanmıştı, kısa süre içinde de hastalığı zatürreye çevirdi.

Ailesi çocuğu Chamonix’deki bir sanatoryumda bir yıl boyunca tedavi ettirmek zorunda kaldı. Bunun üzerine Madam Savoye şikayetlerini dile getirip mimardan evi yaşanılacak bir yer haline getirmesini istedi yoksa yasal yollara başvuracağını belirtti. İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine Savoye ailesi apar topar Paris’ten kaçınca Le Corbusier, inanılmaz güzelliği olan ama ne yazık ki içinde yaşanması olanaksız olan bir ev inşa ettiği için mahkemede hesap vermekten kurtulmuş oldu.

II. Dünya Savaşı sırasında kullanılmayan ve harap olan yapı sonra da restore edilmiş ve halka sergilenmek üzere kullanıma açılmıştır. Yapı Le Corbusier’in fikir babası olduğu “Yaşayan Makina” fikrinin önemli örneklerinden birisi olarak da kabul edilir. Ayrıca 2016 yılında Unesco tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilmiştir.

Diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bizimle iletişime geçin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir