İçindekiler

Mont-Saint-Michel
Mont-Saint-Michel Fotoğraf: Rita Burza

Le Mont-Saint-Michel, Fransa’nın Normandiya bölgesinde oldukça şiddetli gelgitlerin şekillendirdiği bir ada komünüdür. Adaya sadece yükseltilmiş dar bir geçitle ulaşılabilmektedir ancak sular çekildiğinde etrafındaki kumlardan yürümek de mümkündür. Toplam 400 hektarlık alana sahip olan adada 30 kişi yaşamakta ve geçimini neredeyse tamamen turizmden sağlamaktadır. Dükkanları, hotelleri, müzeleri ve en önemlisi Mont-Saint-Michel Manastırı ile her yıl 3 milyondan fazla ziyaretçi alan ada, 1979 yılında UNESCO Dünya Mirasları arasına girmiştir. Yüzüklerin Efendisi: Kral’ın Dönüşü, Disney filmi Karmakarışık (Tangled), Mindwalk filmleri ve Dark Souls oyunu Mont-Saint-Michel’den ilham almıştır.

Gelgitler ve Adanın Şekillenmesi

Tarih öncesi zamanlarda kuru bir alanda yer alan adanın kıyılarını, deniz seviyesinin yükselmesiyle erozyon yeniden şekillendirmiş ve bundan diğer kayalar kadar etkilenmeyen granit çıkıntıları ortaya çıkmıştır. Mont-Saint-Michel, günde tam 4 kez gelgit yaşamaktadır ve bu gelgitlerin şiddeti yıl içinde değişiklik göstermektedir. Bu nedenle gelen ziyaretçiler, kendilerinin veya otoparka bıraktıkları arabalarının sular altında kalmaması için gelgit takvimine göre hareket etmektedirler. Gelgitler sırasında deniz seviyesi 14 metreye kadar alçalabilmekte ve adanın etrafı 14 kilometreye kadar kupkuru kalabilmektedir.

Fotoğraf: Okamatsu Fujikawa

Önceden adaya ulaşmak için sadece sular çekildiğinde ortaya çıkan bir geçit kullanılırken, 1879’da bu geçit gelgitler sırasında açıkta kalacak şekilde yükseltilmiştir. Yıllar içinde çeşitli çalışmalarla ana karayla arasındaki mesafe ve etrafındaki su akışı azaltılan Mont-Saint-Michel’in, yeniden bir ada haline gelmesi amacıyla bir proje başlatılmıştır. 200 milyon Euro’luk projenin başlatılmasıyla 2009 yılında alana hidrolik baraj yapılarak biriken alüvyonların giderilmesi amaçlanmıştır. 2014’te barajın verimliliğinin artması ve suların adanın etrafında serbestçe akması amacıyla mimar Dietmar Feichtinger tarafından bir köprü yapılmıştır. 2015 yılında bu köprü, çok nadiren gerçekleşen ve dalganın en yüksek seviyesine ulaşmasıyla oluşan “süper dalga” (supertide) ile sular altında kalmıştır.

Tarihi

O zamanki adıyla Mont Tombe, 6 ve 7. yüzyıllarda Armorican kalesi olarak kullanılmasının ardından Frankler tarafından yağmalanmış, böylece bölgedeki Gallo-Roma kültürü sona ermiştir. Sonraki bir kaç yüzyıl boyunca Neustria ve ünlü Neustria yürüyüşleri için önemli bir yer haline gelmiştir. Bir efsaneye göre 8. yüzyılda büyük melek Mikail, adanın yakınlarında bulunduğu Avranches bölgesinin piskoposu Aubert’e görünmüş ve adaya bir kilise inşa etmesini söylemiştir. Böylece adanın ilk binası yapılmaya başlanmıştır.

867 yılında Frank Kralı, Vikinglerin saldırılarına karşı daha fazla mücadele edemeyince Mont-Saint-Michel dahil olmak üzere Avranchin’i Bretonlara vermeyi kabul etmiştir. 966’da dönemin Normandiya Dükü tarafından adaya yerleştirilen Benediktin keşişleri, manastır ve çevresini geliştirmiş ve böylece ada Hristiyanlar için önemli bir hac yeri haline gelmiştir. Bir çok Fransız ve İngiliz kral tarafından da hac için ziyaret edilen Mont-Saint-Michel, çok sayıda el yazmasına ev sahipliği yapmış olması nedeniyle “Kitaplar Şehri” olarak da anılmıştır.

14. yüzyılda Fransa ve İngiltere arasında çıkan 100 Yıl Savaşları sırasında Mont-Saint-Michel, 30 yıl boyunca saldırılara dayanmış ancak 1421’de yapılan saldırıda manastırın bir kısmı çökmüş ve 100 yıl sonrasına kadar yeniden inşa edilmemiştir. Zamanla başrahiplerin de adayı terk etmesiyle dini ve askeri önemini de yitirmiştir. 1600’lerde manastır ana karadan uzak ve izole olduğundan hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ayrıca hacılar ve keşişler adaya geri getirilmeye çalışılmıştır.

Devrimin ardından ada ulusal mülkiyet haline gelmiş ve hacılar buradan uzaklaştırılmıştır. Adada bulunan Mont Libre 1793’te bir hapishaneye ve manastır 1811’de bazı siyasi mahkumların da konulduğu bir ıslahevine dönüştürülmüştür. 1836’da Victor Hugo ve bazı önemli şahsiyetler, bu mimari ve kültürel hazinenin korunması amacıyla restore edilmesi için bir kampanya başlatmışlardır. Hapishane 27 yıl sonra kapatılmıştır ve 1874’te Fransız mimar Edouard Corroyer’in ısrarlı çalışmalarıyla tarihi anıt olarak sınıflandırılmıştır. Hayatının 15 yılını bu işe adayan mimar, Mont-Saint-Michel üzerine 4 kitap yazmış ve adanın dirilişini gerçekleştiren adam olmuştur. Ada, Fransa’nın UNESCO Dünya Mirasları listesine giren ilk yapılarından biri olmuştur.

Mimari ve Yapılar

Mont-Saint-Michel, yüzyıllar boyunca bir çok farklı topluluk tarafından değiştirilip restore edilmiştir ve dolayısıyla bir çok farklı dönemin izlerini taşımaktadır. Yapılar Romanesk ve Gotik mimari tarzlarını yansıtmaktadırlar ve ada halkı ile misafirlerin ihtiyaçlarını karşılayan farklı bölümlerden oluşmaktadırlar.

Mont-Saint-Michel Manastırı

Efsaneye göre Mikail, Piskopos Aubert’e görünmesinin ardından onun alnına parmağının izini bırakmıştır. Piskoposun kafatası, bahsedilen izin de görüldüğü şekilde Avranches St. Gervais Bazilikası’nda gösterilmektir. Böylece 710 yılında Mont Tombe’ye, Mikail ve gelgitler nedeniyle Mont Saint Michel au péril de la Mer (Denizin Tehlikesinde Aziz Mikail Dağı) adı verilmiştir. Manastırın dizaynı İtalyan mimar Volpianolu William’a aittir. Manastır, 80 metre yükseklikte inşa edilmiştir ve tepesinde baş melek Mikail’in heykeli yer almaktadır. Ayrıca keşişlerin kaldığı “Merveille” adlı bir bölüme sahiptir. Bu bölümde keşişlerin meditasyonu için yapılmış “Cloister” adlı yapı ve çeşitli şifalı bitkileri barındıran bir bahçe bulunmaktadır. 1154-1164 yılları arasında eklenen Robert de Torigni binaları revir, şapel ve pansiyonlardan oluşmaktadır. Manastırın içinde idari meseleler için ayrılmış “Belle Chaise” adlı bir bölüm de bulunmaktadır.

La Mére Poulard restoranı

La Mère Poulard

Hotel ve restoran olan La Mére Poulard, Anne Poulard anlamına gelmektedir ve adanın en çok turist alan yerlerinden biridir. Victor Hugo’nun adanın restorasyonu için başlattığı kampanyada görev alan bir mimar buraya hizmetçisini de getirmiş. Burada bir fırıncının oğlu ile evlenen ve hotel işletmeye başlayan hizmetçi La Mére Poulard, müşterilerin daha uzun kalması için kocaman ve leziz omletler yapmaya başlamış ve restoranı kısa sürede adanın vazgeçilmezi haline getirmiş. Ayrıca yüzyıllardır restorana gelen Ernest Hemingway gibi ünlü isimlerin imzalarıyla dolu bir duvara sahiptir.

Tüm yazılarımız için tıklayın.

Bizimle iletişime geçin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir