Dünya üzerinde keşfedilmeyi bekleyen veya keşfedildiği halde gizemi çözülemeyen birçok yapı, kent vardır. Bu yazımızda gizemini hala koruyan, İnkaların inşa ettiği gizemli kent: Machu Picchu’yu inceleyeceğiz.

Machu Picchu

Neden yapıldığı belli olmayan bu kent kimilerine göre bir kraliyet şehri olarak, kimilerine göre ise sadece bir ticaret merkezi olarak inşa edildi. Arkeologlar ve bilim insanları hâlâ İnkaların arkalarında bıraktığı mesajı anlamaya çalışıyorlar.

Hiram Bingham

1450-1460 yılları arasında inşa edildiği düşünülen Machu Picchu, Peru’nun Cusco bölgesinde iki dağ zirvesi arasında tehlikeli bir tepede yer alıyor. 1911 yılında ABD’li tarihçi ve kaşif Hiram Bingham’ın eski İnka medeniyetini incelemek için bölgeye geldiğinde yerel halktan birinin onu buraya getirmesiyle keşfedilen bu kent, aynı zamanda Dünya Mirası Listesi’nde de kendine yer bulabilmiş. İsminin Türkçe karşılığı ” Eski Zirve” olan bu kent, bu adı Güney Amerika’nın And Dağları bölgesinde yaşayan insanların dili olan Quechua’da dilinden almış.

Intihuatana Taşı

Kentin ortasında dikdörtgen şeklinde, ilgi çekici ve gizemli bir taş bulunmakta. Ekinoks zamanları güneş tam tepedeyken gölgesi kaybolan bu taşın, İnkalar’ın günü işaretlemesi için kullanıldığı düşünülüyor. Bir başka varsayımsa güneşe kutsal bir anlam katan ve bölgedeki evleri güneş hareketlerine göre inşa eden İnkalar’ın bu taşı güneşe adaması fakat bu varsayım Machu Picchu’nun bulunduğu bölgenin çoğu zaman bulutlu olması ve güneş görmemesi sebebiyle gerçekçiliğinin biraz yitiriyor.

machu picchu
Intihuatana Taşı

Machu Picchu’nun böylesi zorlu bir yere inşa edilmesinin nedenlerini sorgulayacak olursak, ihtimallerden birinin bölgenin kutsal olduğuna inanılması olduğunu düşünebiliriz. Araştırmaları sürdürmekte olan arkeologlara göre bölge civarında Machu Picchu’nun inşaatından daha önce kayalıklara kazınmış bazı semboller bulunuyor. Bu sembollerin de İnkalar tarafından kutsal olarak değerlendirilip, bu bölgeye kenti inşa ettirdiği düşünülüyor.

Bu kentin hayret verici yanlarından birisi ise eşsiz mimarisi. Asırlar önce, bu kadar fay hattının geçtiği ve erozyonların, sel felaketlerinin meydana geldiği böylesi zorlu bir bölgede nasıl oldu da bu kadar sağlam ve göze hoş gelen yapılar inşa edildi? Sayın arkeologlarımız sağ olsunlar, bu sorunun cevabı çok basit: Granit. Granit, bileşiminde %10 – 40 arasında kuvars % 30 – 60 arasında alkali feldispat, % 35 kadar mika ve %10 35 arsında koyu renkli mineral bulunduran açık renkli, asidik bileşimi bulunduran kayaçlarına verilen isimdir. Bu malzeme eski çağlardan bu yana önemli bir malzeme olma niteliğini korumuştur.

Machu Picchu Terasları

Yapıların sağlam olmasını başlıca nedeni oldukça dayanıklı olan granit blokların kullanılmasıydı. Bunun yanı sıra her biri birbirinden farklı olan blokların adeta yapboz parçaları gibi iç içe geçmesiyle tüm yapılar, günümüze kadar neredeyse hiç bozulmadan ulaştı. Ancak bu kadar sert olan granitin kullanılma sebebi neydi ve bu sert taşa nasıl şekil vermişlerdi ? Granitin kullanılmasının nedeni kentin yakınlarında bulunan taş ocağı. Tüm taş ihtiyacını buradan karşılayan İnkalar taşları ”Hematit” adı verilen, adeta çekiç görevi gören bir taşla kırıyordu. Her taş farklı bölgelerden kırıldığı için tüm taşlar birbirinden farklı şekiller almıştı. Ayrıca bu taşların farklı şekillerde olması deprem anında taşlara hareket edecek alan tanıyıp depremden sonra tekrar yerinde oturarak yapıların yıkılmasını önlüyordu.

Arkeologların, araştırmacıların gözlem yapmak için bile bugünün teknolojisiyle zor ulaştığı bir bölgede yer alıyor kent. Bu da akıllara ”Ulaşılması böylesine güç bir yerde nasıl hayatta kaldılar?” sorusunu getiriyor elbette. Bir hayli çaba gerektiren, yaşanılabilir kılmak için bir çok eğişimden geçen bölgeyi İnkalılar’ın oldukça verimli kullandıklarını söyleyebiliriz. İnkalılar sarp tepelerde tarla sürecek ve tarım yapacak düzlükte alanlara sahip değillerdi. Bunun için teras dedikleri yerler inşa ettiler. Bu terasların arka kısımlarından geçen su kanalları toprağın sulanmasında kullanılıyordu. Akıp giden fazla su ise teras kenarlarında kuyucuklarda birikerek gündelik hayatta veya törenlerde kullanılıyordu.

Ortaya çıkarıldığı zamanı, zamanın şartlarını, teknolojiyi düşünelim… Machu Picchu kentinin simgesi olan böylesine özgün ve sağlam yapıların, bugün ve yarınlar için şehir planlama ve mimarlık alanlarında ufuk açıcı nitelikleri göz ardı edilemez. Halen gizemini koruyan bir çok yönü olsa da Machu Picchu, tarihin tozlu sayfalarında da olsa insanlığın en gurur duyulacak eserlerinde biri olabilir.

Tüm yazılarımız için tıklayın!

Bizimle iletişime geçin!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir