Flatiron Binası
Fotoğraf: Denys Nevozhai

Flatiron Binası 1902 yılında tamamlanışından beri New York, Manhattan’ın gözdesi haline gelmiş, mimar Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg imzası taşıyan üçgen şeklindeki yapıdır. Binanın ismi Fuller Binası olacakmış ancak halk, eski demir ütülere benzeyen şekli nedeniyle binaya Flatiron ismini vermiştir. Bina New York’un en popüler yerlerinden biri olan Broadway ve 5. Cadde’nin (5th Avenue) kesişiminde bulunmakta ve özellikle fotoğrafçılardan büyük ilgi görmektedir.

Flatiron Binasının Tarihi ve Mimarı

Binanın bulunduğu arazi 1857 yılında Amos Eno tarafından, onun ölümünden sonra da oğlu William Eno tarafından satın alınmıştır. Daha sonra Samuel Newhouse’a geçen arazi son olarak Fuller Şirketi’nin merkez binası yapılması planlanarak şirketin sahibi Harry S. Black tarafından alınmıştır. Çelik gökdelen yapımında uzmanlaşmış olan şirketin binasını Amerikalı mimar ve kentsel tasarımcı Daniel Burnham ve Frederick Dinkelberg tasarlamıştır. Daniel Burnham Beaux-Arts hareketinin bir savunucudur ve Flatiron‘dan önce Montauk (1882-83), Rookery (1886), Monadnock (1891), Masonik Tapınak (1892) ve Reliance (1895) gibi binaları tasarlamıştır.

Daniel Burnham

Flatiron Binasının Mimari Özellikleri

Flatiron, bulunduğu arazinin üçgen şekline uygun olacak şekilde tasarlanmış ve çevresindeki binalara karşı şekli ve yüksekliğiyle bir kontrast oluşturmuştur. Sanılanın aksine, yapımından itibaren hiçbir zaman şehrin en yüksek binası olmamıştır, direkt sokak seviyesinden dar bir şekilde yükseldiğinden böyle bir algı oluşturmuştur.

Flatiron Binası

Yapıldığı dönemde çelik, köprü yapımında kullanılıyormuş ve çelik iskelet kullanılarak yapılan ilk binalardan biri Flatiron olmuştur. Bina yerden itibaren tepeye doğru 25 derecelik bir açıyla daralmakta ve 22 kattan oluşmaktadır. Yüksekliği 86.868 metre olan binanın zemin alanı ise 9.000 m²dir.

Binanın cephesi kalker ve terakota ile kaplı olup çelik bir iskelet etrafında inşa edilmiştir. Üçgen piramidin sokağa bakan kenarı yuvarlaklaştırılmış ve panoramik Manhattan manzaraları sunmaktadır.

Fotoğraf: Kimon Maritz

Flatiron, Gotik ve Rönesans motiflerine benzer motifler barındırmasının yanı sıra, en üst katlarda antik sütunlara benzer yapılar da içermektedir. Beaux-Arts tarzının eşsiz örneklerinden biri olan bina hakkında, yüksek ve üçgen olması nedeniyle güçlü rüzgârlara dayanamayacağı görüşü ortaya atılmış ve binaya Burnham’s Folly ismi takılmış ancak Daniel Burnham aksini iddia etmiş ve haklı çıkmış, bina rüzgarlardan etkilenmemiştir. Ayrıca binanın alt kısımlarında rüzgarın hızlanmasıyla Downdraught adlı durum ortaya çıkmış ve bu da bölgenin ününü arttırmıştır.

Fotoğraf: Bruno Aguirre

Flatiron Binası 1966 yılında New York’un simgesi seçilmesinin ardından 1979 yılında Ulusal Tarihi Yapılar Listesi‘ne eklendi. 1989 yılında ise Ulusal Tarihi Öneme Sahip Eser seçilen bina, orijinal şekli, ağır ve sert yapısı, farklı motif ve detaylarıyla bulunduğu bölgenin vazgeçilmez bir binası olmuş ve etrafına çeşitli restoran, kafe ve mağazaların eklenmesiyle çok turist çeken bir alan haline gelmiştir. Bulunduğu yerin ikonu olması nedeniyle de bölge kendi adıyla anılmaktadır.

Fotoğraf: Brad Smith
Fotoğraf: Ferdinand Stohr
Fotoğraf: Lerone Pieters
Fotoğraf: Khachik Simonian
Fotoğraf: Matthias Oberholzer
Fotoğraf: Jeff Hopper
Fotoğraf: Andre Benz
Fotoğraf: Ferdinand Stohr

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir