Ulu Camii

Bursa Ulu Camii Yıldırım Bayezid zamanında, 1396-1400 yılları arasında yapılmıştır. Yıldırım Bayezid’in 1396 Niğbolu zaferinden sonra inşaatına başlanmıştır.  Mimarın, Ali Neccar veya Hacı İvaz olduğu tahmin ediliyor.  Caminin kuzey cephesinde sonradan yapılan iki minaresi bulunmaktadır. Batı köşesindeki minare Yıldırım Bayezid tarafından inşa edilmiştir. Doğudakinin ise Sultan Çelebi Mehmet devrinde inşa edildiği tahmin ediliyor.

Osmanlı camileri arasında çok kubbeli anıtsal yapıların ilkidir. Ulu Cami’nin 12 büyük dört köşeli paye üzerine oturan 20 kubbesi bulunmaktadır. Caminin ortasındaki kubbenin üstü açıktır. Son yıllarda bu açıklık camla kaplanmıştır. Sekizgen kasnaklara oturan kubbeler mihrap duvarına dik beş sıra halinde dizilmiştir. Kasnaklar mihrap ekseni üzerindekiler en yüksek olmak üzere yanlara doğru gidildikçe her sırada daha alçak olacak şekilde düzenlenmiştir.

ulu camii

Yapılış tarzı açısından Osmanlı mimarisinde özgün bir yapı olan Ulu Camii, 55 x 69 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Toplam iç alanı 3.165 metrekaredir. Türkiye’deki Ulu Camilerin en büyüğüdür. Caminin pencereleri biçim ve ölçü bakımından her cephede farklı olup, söveleri düz mermerlidir. Pencere alınlıklarında “nefeslik” denilen küçük açıklıkları bulunmaktadır. Güney duvarındaki bir alt sıra pencereler, sonradan kapatılmıştır. Üst sıra pencereler, alt sıra pencerelerle aynı eksen üzerinde değildir. Duvar kalınlıkları birbirinden farklıdır. Doğu 2.80 metre, batı 3.10 metre, kuzey 2.40 metre ve güney duvarı ise 2.20 metre kalınlığındadır.

İmam odası bitişiği doğu kapısı tarafında yüksekçe bir yere asılan siyah örtü, Kâbe kapısının örtüsüdür. Mısır Seferi’nden sonra halife olan Yavuz Sultan Selim, Kabe’nin örtüsünü İstanbul’dan gönderilen yeni örtü ile değiştirmiştir. Saf altın iplik ile üzerine ayetler işlenmiş olan örtü, yüzyıllar boyu kararmadan kalmıştır, ancak caminin rutubet alması üzerine işlemeleri dökülmüş olduğundan günümüzde ayetler ancak parlak ışık altında görülebilmektedir.

Kabe Örtüsü

Cami avlusunda üç şadırvan bulunmaktadır. Cami içerisindeki şadırvanın, Osmanlı Devleti’nin ilk yıllarında Türklerin suya olan ilgilerinden kaynaklanarak tasarlandığı tahmin edilmektedir. Caminin içinde kubbenin altında yer alan şadırvanın on altı köşeli havuzu ve üç çanaklı fıskiyesi vardır.

Cami İçerisindeki Şadırvan

Kündekari sanatının etkileri görülen minber tutkal ve çivi kullanılmadan geometrik şekilde oyularak birbirine geçme tekniği ile meydana getirilmiştir. Doğu yüzünde bazı çıkıntıları vardır ve bunların güneş sistemi ile gezegenler olduğu söylenir. Üzerindeki işlemeler ile minber, Osmanlı mimari üslubuna geçişin önemli eserleri arasındadır. Mimber kapısı üzerindeki kitabe, caminin bitiş tarihini 802 (1399-1400) yılları olarak göstermektedir.

Cami Minberi

Timur istilasında tahrip edilen cami, bu yıllarda tamir edilmiş, en büyük onarımı ise 1855 depreminden sonra yapılmıştır.

Cami Mihrabı

Diğer yazılarımız için tıklayınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir