Royal Ontario Müzesi

Royal Ontario Müzesi (Ontario Kraliyet Müzesi) 1912 yılında kurulmuş ve 1914 yılında açılmıştır. Kanada’nın en büyük müzesi hatta Kuzey Amerika’nın da en büyük müzelerinden biridir.

Eski ve yeniyi bir araya getirilmesiyle olağanın dışına çıkılarak oluşturulan bu bina, kuruluşundan beri Toros Üniversitesi ile işbirliği içindedir. Eski ve yeninin bir araya getirilmesi süreci 2007 yılında başlamıştır. 2007 yılında Polonya-Amerikalı ünlü mimar, sanatçı ve sahne tasarımcısı olan Daniel Libeskind ve ofisi tarafından dekonstrüktivist bir ‘eklenti’ tasarlanmıştır. Bu eklenti Michael Lee-Chin Crystal  olarak adlandırılmaktadır ve bu eklenti 100.000 metrekarelik bir iç alana sahiptir. Ansızın yerin altından fışkırmış bir kristali andıran bu eklenti ziyaretçilerinin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Bu eklenti sayesinde ziyaretçiler için yeni bir giriş oluşturulmuş, aynı zamanda cephede transparan yapı malzemeleri kullanılarak müzenin iç kısmında yer alan galeri ve sergi alanlarını sokak seviyesine çekilmiştir.

Eski müze binasını ve birbirinden ayırmak için büyük bir avlu tasarlanmış ve bu sayede restore edilmiş eski yapının cephesini de avludan bakılarak incelenebilmektedir.

Royal Ontario Müzesi

İçinde arkeoloji, paleontoloji, mineraloji, zooloji ve jeoloji müzelerini barındıran bina, neredeyse bütün müze türlerinin bir araya getirilmesi oluşturulmuş ve bu yönü sayesinde müze sever ziyaretçilerinin gözbebeği konumuna gelmiştir. Müzede çok fazla sayıda fosil görebilir ve hayvanların kürklerinin bir örneğine elinizle dokunabilirsiniz.

Toronto’nun en ünlü caddelerinden Bloor Street’in üzerinde yer alan bu müze yerel gazeteler tarafından “mimarlık harikası” olarak bahsedilmiştir. İhtişamlı tasarımıyla modernizm anlayışının temellerinden izler taşıyan bu yapı, altı milyonun üstünde eseriyle ziyaretçilerinin bu müzeyi gezmek için müzede saatlerce geçirmelerine neden olmaktadır.

Royal Ontario Müzesi’ne diğer ülkelerden getirilen sergi ve eserler sürekli olarak yenilenmektedir ve bu sayede ziyaretçiler yenilenen sergileri görmek için tekrar tekrar olarak müzeye gelmektedir. Her yıl yaklaşık olarak bir milyon antik sever mükemmel bir sergi için Kanada’nın yolunu tutmaktadır. Bu sergi için başka şehir ve ülkelerden gelen turistler otellerine dahi uğramadan direkt olarak Royal Ontario Müzesi’ne gitmektedir.

Royal Ontario Müzesi lobiyle diğer katlar arasındaki ulaşımı sağlayan bir merdivenle başlar. Merdiven boyunca aralarında belirli bir mesafe olan açıklıklar, tarih öncesinden günümüze kadar olan zamanı göz önüne alınılarak tasarlanmış sergilerle doldurulmuştur. İkinci katta ise bu kata dinozorların hakim olması sebebiyle dev fosil sürüngenlerin iskeletleri yer almaktadır. Bu katta dinozorların olması sebebiyle 7-70’e herkesin ilgisini çekmektedir. Üçüncü katta Afrika ülkeleri, Güney Amerika ve Doğu Asya sanatı yer almaktadır. Resimler ve çizimler, heykeller ve kabartmaların bulunduğu dördüncü kat, çağdaş sanatı ziyaretçilerin gözleri önüne sürmek amacıyla planlanmıştır.

Kalıcı sergilere ek olarak, bazı sanatçıların da eserleri bu katta sergilenmektedir ve ziyaretçiler beğendikleri sanat eserlerini satın alabilmektedir. Beşinci katta, Toronto panoramasını görebileceğiniz bir seyir platformu vardır. Ayrıca bu katta daha önce yemediğiniz yemeklerin tadına bakabileceğiniz bir restoran bulunmaktadır.

Queens Park Caddesi üzerine bırakılmış dev bir kristal gibi duran bina, yeni stratejik yönergesi olarak dünyanın en önde gelen 21. yüzyıl kültür kurumlarından biri olma yolunu belirlemektedir. Bu yüzden olsa gerek müze sergilere ek olarak olarak tarihi ve mimari araştırmalarla ilgili araştırma projeleri yürütmektedir. Ülkenin önde gelen saha araştırma enstitüsü ve yeni keşiflerde uluslararası bir lider olarak Royal Ontario Müzesi, sanatsal, kültürel ve doğal dünya anlayışımızı geliştirmede hayati bir rol oynamaktadır.

Diğer yazılarımız için tıklayınız.

Bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir