İçindekiler

“Hayat bir kitaptır ve gezip görmeyenler hep aynı sayfayı okur. ” 

-St. Agustine

Zürih, Batı Avrupa’da bulunan ve her bir caddesinde ve sokağında tarih soluyabileceğiniz, ruhu olan bir şehirdir. Ülke nüfusunun çoğunluğuna ev sahipliği yapan Zürih, İsviçre’nin en kalabalık şehri unvanına sahiptir. 2017 yılında yapılan nüfus sayımlarına göre İsviçre nüfusu 8,42 milyondur ve nüfusun %25’i yabancıdır. 

İsviçre’nin resmi bir dili yoktur, etnik çeşitliliğe bağlı olarak ülkede dört resmi dil kullanılmaktadır. Çoğu kişi İsviçre’nin başkentini Cenevre ya da Zürih olarak düşünür ama bilinenin aksine ikisi de değildir. İsviçre Anayasası’na uygun olmadığı için ülkenin başkenti resmiyette bulunmamaktadır. Bern ise fiili başkent olarak kabul edilmektedir. 

Denize kıyısı olmayan İsviçre; Alp Dağları, İsviçre Platosu ve Jura Dağları arasında bulunmaktadır. “Economist Intelligence Unit”in araştırmalarına göre İsviçre; suç seviyesi, çalışma koşulları, refah seviyesi ve insanların mutluluğu gibi kriterler doğrultusunda yaşanılacak “en iyi ülke” seçilmiştir. Bugün kadrajımızda bu hayaller ülkesinin, Alp Dağlarının doruklarından bakıldığında masallar diyarını anımsatan şehri var: Zürih! 

Zürih

1) Fraumünster Katedrali 

“Bizim Leydi Kilisesi” olarak da anılmakta olan bu eser, 1000 yıldan fazla süredir derin düşünceyi ve sessizliği simgeleyen bir yapı olmuştur. 853 yılında inşa edilen kilisenin yerinde eskiden aristokrat sınıfındaki kadınların kaldığı bir manastır bulunmaktaymış.  
Bu ihtişamlı kilise hem Romanesk hem de Gotik mimarinin özelliklerini bir arada taşımaktadır.

Kilisenin kuruluşuna dair anlatılan efsaneye göre; Frank kralının iki kızı,  Baldern kalesinden Albis’e gelir ve kendilerini Tanrı yoluna adarlar. Sık sık yakınlardaki Zürih’e uğrayıp aziz Felix ve Regula’nın şapelinde dua ederler. Tanrı bu inançlı kız kardeşlere bir geyik gönderir. Geyiğin boynuzlarında parlak bir ışık yanmaktadır. Bu ışık kardeşlere karanlık ormanın içinde yol gösterici olmaktadır. Geyik, sonunda kardeşleri Limmat nehrinin kıyısına daha sonra da kilisenin yapılacağı yere getirir. Kral da bunun üzerine buraya bir manastır inşa ettiririr. İdaresini; önce büyük kız kardeş, daha sonra da küçük kız kardeş yürütür. 

Kuruluş efsanesi ressam Paul Bodmer tarafından kilisenin girişine 1924-34 arasında resmedilmiştir. 1988’de kurulan Fraumünster topluluğu da, efsaneye ithafen bayraklarını mavi bir zemin üzerinde sarı ışıklı geyik boynuzu şeklinde seçmişlerdir. 

2) St. Peterskirche Katedrali 

St. Peter; Grossmünster, Fraumünster ve Predigerkirche’nin yanı sıra, Zürih eski kentinin dört ana kilisesinden biridir. Mimari özellikleriyle ön plana çıkan St. Peterskirche, yüksek bir yerden bakıldığında tıpkı Grossmünster gibi ihtişamlı kulesi sayesinde rahatlıkla fark edilebilmektedir.13. yüzyılın sonlarına doğru yapıya eklenen saat ise Avrupa’nın en büyüğü olarak anılmaktadır. İnşaasına 1000 yılı civarında başlanıldığı düşünülen kilisenin bulunduğu alanda, Roma dönemine de ait bir kale de bulunmaktadır.

St. Peterskirche’nin iç kısmında görülen mimari detayların büyük çoğunluğu, 18. yüzyılda gerçekleştirilen yeniden yapım sürecinden kalmadır.  

3) Grossmünster Katedrali 

“Büyük Manastır” (Great Minster) olarak anılan bu kiliseRomanesk tarzı bir Protestan kilisesidir. Zürih’in koruyucu azizleri sayılan Felix ve Regula’ya adanmıştır. Zürih’teki Fraumünster ve St. Peterskirche ile birlikte üç büyük kiliseden birisidir. Limmat nehri kıyısında bulunmaktadır. Zafer anıtı tarzındaki ana cephe portalı Felix ve Regula’nın mezarlarının olduğu düşünülen yerdedir ve burası ile Fraumünster arasındaki yol “Prozession aksı” (İsa’nın çarmıhı ile birlikte yürüyüşünü anmak için yapılan yürüyüş alayı) olarak tanımlanmaktadır. 

1950’de yapılmış olan bronz kapı, İncil’den sahnelerden oluşan kabartmalarla doldurulmuştur. İç mekan oldukça gösterişsiz bir şekilde tasarlanmıştır. İçeride sadece 1853 tarihli bir mimber (Kanzel), 1598 tarihli bir vaftiz kurnası ve akşam yemeği masası bulunmaktadır. 

4) Zürih Le Corbusier Pavilyonu 

1967 yılında açılan Le Corbusier Pavilyonu, ünlü mimar Le Corbusier’in çalışmalarını ve fikirlerini büyük kitlelere ulaştırmak için kullanılan bir sergi alanıymış. Le Corbusier, bu yapıyı mimarlık, sanat ve yaşamın ortak bir ahenk içinde var olacağı ideal bir sergi alanı olarak tasarlamış. Düzenlemeler kapsamında bu öncül fikir korunmuş ve yapı, 2018 yılının Mayıs  ayında “Zürih Tasarım Müzesi” tarafından yürütülen bir müze olarak yeniden ziyarete yeniden açılmış. 

5) Zürih Opera Binası 

Zürih Opera Binası’nın günümüz konumuna, ilk olarak “Aktientheater” adıyla 1834’te başka bir tiyatro binası inşa edilmiş ancak  Aktientheater 1890’da yanmış. Yeni yapı ise Viyanalı mimarlar Ferdinand Fellner ve Hermann Helmer tarafından inşa edilmiş ve 1891 yılında halkın kullanımına açılmış. 1925’e kadar drama, opera ve müzik etkinlikleri için kullanılmış ve daha sonra ismi “Opernhaus Zürich” olarak değiştirilmiş. Sergilenecek olan oyunlar için Zürih Opera Binasına ek bir tiyatro binası inşa edilmiş. 

6)Landesmuseum (İsviçre Ulusal Müzesi)

Federal Kültür Ofisi’ne bağlı Musée Suisse Grubu’nun bir parçası olan İsviçre Ulusal Müzesi, Zürih’in imza yerlerindendir ve Dünya’da turistler tarafından en çok ilgi gören müzelerden biridir. Tarihsel tarzda 1898 müze binası Gustav Gull tarafından Fransız Rönesans kent müzesi biçiminde inşa edilmiştir.

Merkez Tren İstasyonu ile Limmat Nehri arasındaki alanı kaplayan Landesmuseum diğer bir ismiyle İsviçre Ulusal Müzesi, kentin kültürel tarihini anlatan en büyük koleksiyonu bünyesinde barındırmaktadır. 

Görüntüsüyle peri masallarındaki şatoları akla getiren tarihi bir konakta faaliyet gösteren müze, 1898 yılında kurulmuş. Kültürel tesisin hayranlık uyandıran koleksiyonu; el yapımı objeler, günlük hayatta kullanılan eşyalar, heykeller ve tablolardan oluşmaktadır. 

İsviçre Ulusal Müzesi’nin kalıcı koleksiyonu, “Simply Zurich” adını taşımaktadır. Antik dönemlerden günümüze kadar ki geniş süreç içerisinde yaratılmış eserlerden oluşan bu koleksiyonu müze içinde incelemek mümkün. 

Müzenin iç avlusu ise yılın belirli dönemlerinde çeşitli sergilere ve konserlere sahne olmaktadır. 

Tüm yazılarımız için tıklayın.

Bizimle iletişime geçin.

2 thoughts on “Zürih: Alp Dağları’nın Doruklarından

  1. Geri bildirim: Aziz Vitus Katedrali
  2. Geri bildirim: Shanghai Tower

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir